Yazar arşivleri: Prizmabet

Son Dakika: Geri sayım başladı! Asgari ücret görüşmelerinde ilk toplantı tarihi belli oldu

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2025 yılında geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere ilk toplantısını 10 Aralık’ta gerçekleştirecek. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ev sahipliğinde 10 Aralık tarihinde gerçekleşecek toplantıya işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan üyeler katılacak.

Komisyonda işçi tarafını Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), işveren tarafını ise Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) temsil edecek. Toplam 15 üyeden oluşan komisyonda, işçi, işveren ve hükümet kanadından beşer temsilci yer alacak.

Aralık boyunca dört toplantı yapılacak

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 10 Aralık’taki ilk toplantının ardından ay sonuna kadar toplam dört kez bir araya gelecek. Görüşmelerde işçi ve işveren kesimlerinin talepleri ile ekonomik veriler dikkate alınacak.

Yeni yılda uygulanacak asgari ücretin, artan yaşam maliyetleri ve ekonomik koşullar çerçevesinde belirleneceği kaydediliyor. TÜRK-İŞ ve TİSK temsilcilerinin yanı sıra hükümetin önerilerinin de masaya yatırılacağı süreç sonunda, 2025 yılı için geçerli olacak asgari ücret tutarı açıklanacak.

Kritik süreç başlıyor

Türkiye’de milyonlarca çalışanın gelir seviyesini doğrudan etkileyen asgari ücret, işçi ve işveren temsilcilerinin görüşleri doğrultusunda kararlaştırılacak. Belirlenen tutar, ekonomik beklentiler, enflasyon oranları ve iş gücü piyasasındaki koşullara göre şekillenecek. Komisyonun nihai kararını, Aralık ayı sonuna kadar duyurması bekleniyor.

Asgari ücret nasıl belirleniyor?

Asgari ücret, yasaya göre işçi, işveren ve hükümetin temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirleniyor. Komisyon, her yıl aralık ayında yapılan toplantılarla yeni yılda geçerli olacak asgari ücreti karara bağlıyor. Komisyonun başkanlığını, Çalışma Bakanlığı belirliyor ve toplantılar oy çokluğuyla karar alınıyor.

Asgari ücret ne kadar artacak?

Asgari ücrette yapılacak zammın oranı, geçmiş yıllarda olduğu gibi enflasyon, refah payı ve ekonomik veriler ışığında belirlenecek. 2025 yılı için asgari ücrete yapılacak zam oranı henüz kesinleşmiş değil. Ancak farklı senaryolara göre asgari ücretin yüzde 20 ile yüzde 47 arasında artması bekleniyor.

* Yüzde 20 zamla 20.402 TL
* Yüzde 25 zamla 21.252 TL
* Yüzde 30 zamla 22.102 TL
* Yüzde 35 zamla 22.952 TL
* Yüzde 40 zamla 23.802 TL
* Yüzde 47 zamla 25.000 TL’ye yükselebilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Enflasyona ezdirmeyeceğiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, asgari ücret zammı ile ilgili yaptığı açıklamada, “Geçen sene asgari ücretli kardeşlerimize biz yüzde 107 buçuk zam verdik. Geçen sene enflasyon yüzde 65’ti. Bu sene biz yüzde 49 zam verdik. Ekim ayı itibarıyla enflasyon yüzde 49’un altında. Yani yılı da Merkez Bankamızın tahminlerine göre yüzde 44 civarında bir rakamla tamamlayacağız. Özetle biz ne emeklimizi ne memurumuzu ne asgari ücretlimizi, toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeyeceğiz” demişti.

IMF ve S&P’den asgari ücret uyarısı

Uluslararası Para Fonu (IMF), asgari ücret artışlarının enflasyonu körüklememesi gerektiği uyarısını yaparak, yoksul kesimlere yönelik destek önlemlerine odaklanılmasını önerdi. Kredi derecelendirme kuruluşu S&P de, asgari ücret artışının enflasyon hedefiyle uyumlu olmasının gerektiğini belirtti.

SON DAKİKA: Bitlis’te deprem!

Bitlis’in Hizan ilçesi, 29 Kasım 2024 tarihinde 3.5 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılan açıklamaya göre, sarsıntı Türkiye saatiyle 15:26:52’de kaydedildi. Yerin 7 kilometre derinliğinde gerçekleşen deprem, çevre ilçelerde de hafif şekilde hissedildi.

Çin-ABD ticaret savaşı küresel ekonomiyi kasıp kavuracak

Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü, Çin’le ilişkilerde yeni gerilimin sinyallerini verirken, iki süper devin güç savaşının dünya ekonomisinde kökten değişime neden olabileceği konuşuluyor.

Trump, seçim kampanyalarında bile Çin’i hedef alırken, Çin ürünlerine yüzde 60’a kadar gümrük vergisi getireceğini söylemişti. Göreve başlar başlamaz da Kanada ve Meksika’dan ithal ürünlere yüzde 25, Çin’den ithal tüm ürünlere de başlangıç olarak yüzde 10 gümrük vergisi getireceğini duyurdu.

Küresel ekonomik krizler kapıda!

Trump, ilk başkanlık döneminde de Çin’e yönelik ağır gümrük vergileri getirmiş, Pekin yönetimi de benzer bir adımda bulununca iki ülke arasında ‘ticaret savaşı’ başlamıştı. Yeni dönemde bu savaşın daha da derinleşmesi beklenirken küresel ekonominin bu savaştan nasıl etkileneceği merak konusu. Uzmanlar birçok ülkede büyüme ve makro ekonomik dengelerin olumsuz etkileneceğini savunurken, küresel tedarik zincirinde ayrışmaya ve derin ekonomik sarsıntılara işaret ediyor.

ABD-Çin arasındaki ticaret savaşı

ABD ile Çin arasında bir ticaret savaşının başlangıcı olarak görülen gelişmeler, dönemin Başkanı Trump’ın, iki ülke arasında ticaret açığını ve Pekin yönetiminin rekabete aykırı sanayi teşvik politikalarını öne sürerek 2018 yılında Çin’den ithal edilen çelik ve alüminyum ürünlerine ilave gümrük tarifesi getirme kararıyla başladı.

Çin’in buna karşılık vermesi üzerine uluslararası kamuoyunda “ticaret savaşı” olarak adlandırılan, iki ülkenin yüz milyarlarca dolarlık dış ticaret alışverişleri için gümrük tarifelerini karşılıklı artırmasıyla tırmanan bir süreç yaşandı.

Taraflar, 2019’da ticari anlaşmazlıkları geçici olarak askıya almaya karar verirken, müzakereler sonunda 2020’de “Faz 1” olarak adlandırılan anlaşmayla tarife artışlarının bir bölümü rafa kaldırıldı. Anlaşmayla ABD, Çin’den 550 milyar dolarlık ithalatın 250 milyar dolarlık kısmı için gümrük vergilerini kaldırırken 300 milyar dolarlık kısmına yönelik tarifeleri sürdürdü.

Trump, Çin ile ekonomik rekabette, daha çok ABD aleyhine olan dış açığına odaklanan, dış ticaret kalemlerinde gümrük vergilerini artırma tehdidiyle Çin üzerinde baskı kurmaya çalışan bir yöntemi benimsedi.

Donald Trump döneminde ayrıca Çinli telekomünikasyon şirketi Huawei ve ZTE’ye getirilen kısıtlamalar, Çin ordusuyla bağlantılı şirketlere “Çin askeri şirketi” tanımlaması getirilerek yaptırım uygulanması, daha sonra Başkan Joe Biden döneminde teknoloji güvenliği alanındaki daha geniş kapsamlı tedbirlerin öncüsü oldu.

Ekonomik ayrışma

Trump’tan başkanlığı devralan Biden, önceki dönemdeki tarife artışlarını ve şirketlere yönelik kısıtlamaları muhafaza ederken, teknoloji alanında daha sistemli, korumacı ve ulusal güvenliğe odaklı bir yaklaşıma yöneldi.

Biden yönetimi, “yüksek çitli küçük bahçeler” olarak adlandırdığı stratejiyle, ABD’nin ulusal güvenliğini tehdit edebilecek kilit teknolojilerin transferini önlemek üzere belirli sektörlere ve tedarik zincirlerine odaklanan kısıtlayıcı ve korumacı tedbirler uyguladı.

Yeni Trump döneminin de ulusal güvenliği önceleyen ve ekonomik bariyerleri yükselten bir dönem olması bekleniyor. Ancak Biden döneminde, belirli alanlarda ekonomik bağımlılığa bağlı riskleri giderme (de-risking) yaklaşımı öne çıkarken, Trump döneminin stratejik ekonomik ayrışmayı (de-coupling) yoğunlaştıracağı öngörülüyor.

Trump, Çin ile ekonomik rekabet stratejisinde tarifeleri kullanarak, ABD’ye yatırım çekme, yerel imalat sanayisini canlandırmayı ve ekonomik güvenliği sağlamayı hedefliyor.

Gümrük tarifelerini artırılmasını savunan Trump ve destekçileri, Çin’deki devlet destekli sanayi politikasının adil rekabete zarar vererek Amerikalı üreticileri dezavantajlı konumda bıraktığını, bu sebeple gümrük vergilerinin, bu politikayı dengelemek üzere “karşı-tedbir” olarak uygulanmasını tercih ediyor.

ABD’nin küresel imalattaki payının 1980’lerde yüzde 25 iken 2020’lerde yüzde 10’a kadar gerilemesine işaret eden Trump ve destekçileri, 1992’de Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’nı (NAFTA) imzalamasını ve Çin’in 2001’de dünya ticaret örgütüne üye olmasının bunda etkili olduğunu, serbest ticaretin imalat alanında ABD aleyhine bir durum yarattığını vurguluyor.

Çin’e karşı şahin tutum alan isimler kilit bakanlıklara aday

Trump’ın yeni kabinesinde ekonomi alanındaki kilit bakanlıklara Çin’e karşı şahin tutumlarıyla bilinen isimleri aday göstermesi de yeni dönemdeki politikalara ilişkin önemli ipucu olarak görülüyor.

Donald Trump’ın, Ticaret Bakanlığına aday gösterdiği, Wall Street’ten yatırım bankacısı Howard Lutnick, gümrük tarifelerini savunan bir isim olarak biliniyor.

Lutnick, bir röportajında ABD’nin 20. yüzyılın başındaki ekonomik büyümesinde ve refah artışında gümrük tarifelerinin önemli etkisi olduğuna işaret ederek, “Dünyanın geri kalanına tarife uygulamanız gerek. Onları dışarıda bırakacak ve imalatı yeniden ülkeye getireceksiniz.” ifadesini kullanmıştı.

Çin’i, ABD’de yaygın bir bağımlılık krizine yol açan fentanil maddesinin ana kaynağı olmakla suçlayan Lutnick, “Çin, ABD’ye göbeğinden saldırıyor.” diye konuşmuştu.

Trump’ın, Hazine Bakanlığına aday gösterdiği, yine Wall Street’ten gelen bir isim olan, yatırım fonu yöneticisi Scott Bessent de bir röportajında, “Diğer ülkeler ABD’nin açıklığını uzun zamandır istismar etti, biz de buna müsaade ettik. Tarifeler, nihayetinde Amerikan halkının arkasında durmanın bir aracı.” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Bessent, ABD’nin Fox News televizyonu için kaleme aldığı görüş yazısında, ABD’nin pazarlarını dışa açarken bundan faydalanan Çin’in ekonomik büyümesinin ise “despotik bir rejimin varlığını pekiştirdiği” görüşünü paylaşmıştı.

– Tedarik zincirleri kökten değişebilir

Trump’ın ilk dönemindeki ticaret savaşı, Çin’in küresel ticaretteki konumunda önemli bir değişime yol açmadı. IMF rakamlarına göre, ülkenin küresel ticaretteki payı 2017-2019 yıllarında yüzde 9 ila 10 arasında seyrederken, Faz-1 anlaşmasının imzalandığı 2020’de yüzde 10,3’e yükseldi.

Öte yandan tarifeler, Çin’in dış ticaretindeki ABD payını azalmasına sebep olmasına rağmen ülkenin ABD’ye ihracatının parasal değeri arttı. Çin Gümrükler Genel İdaresi verilerine göre, ABD’de dış satım 2017’de 429,72 milyar dolar ile toplam ihracatın yüzde 18,9’unu oluştururken, 2023’te 500,24 milyar dolara ulaşmasına rağmen toplam ihracat içindeki payı yüzde 14,8’de kaldı.

Çin bu dönemde jeopolitik olarak yakın durduğu Rusya’nın yanı sıra, Güney Doğu Asya ve Orta Doğu ülkelerine ihracatını artırarak dış ticaretini çeşitlendirmeyi başardı. Ancak ABD hala Çin’in açık ara en büyük ticari ortağı konumunda bulunuyor.

Trump’ın önerdiği yüzde 60 gümrük tarifesinin uygulanması halinde, ilk yılında Çin’in toplam ihracatının yüzde 8, gayrisafi yurt içi hasılasının ise yüzde 2 azalacağı tahmin ediliyor. Bu durumun dünyadaki ekonomik büyümeyi de yüzde 0,8 azaltacağı öngörülüyor.

Tarifeler, Çin ile iş yapan ABD’li şirketleri tedarik zincirlerini başka yerlere kaydırmaya yönlendiriyor. Nitekim piyasa araştırma şirketi Medius’un anketine katılan Amerikan şirketlerinin yüzde 69’u bu yola başvurduklarını, bunlardan yüzde 94’ü ise bunda başarılı olduklarını bildirdi.

Öte yandan Çin şirketlerinin, ABD’nin ticari korumacılığına karşı kendi tedarik zincirlerini
oluşturmaya yönelik bir atılım içinde olacağını, bunun da küresel tedarik zincirlerinin ayrışmasına ve rakip tedarik zincirlerine yol açacağı öngörülüyor.

– Çin, ne yapacak?

Çin’in artan gümrük tarifelerine karşı ekonomik büyümeyi dengelemek için ekonomik canlandırma politikalarına ağırlık verebileceği değerlendiriliyor. Halihazırda yerel yönetimlerinde borç problemleri, gayrimenkul sektöründeki kriz ve zayıf iç talep nedeniyle büyüme için dış talebe ve ihracata dayanan ülke ekonomisinin tarifelerden olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz görünüyor.

Bu arada, Çin’in jeopolitik olarak yakın durduğu ülkelerle ticaretini geliştirmeyi ve alternatif tedarik zincirlerinin oluşturulmasına ağırlık vermeyi sürdüreceği ve bu yolla stratejik ayrışmadan kaynaklanan riskleri gidermeye çalışacağı değerlendiriliyor.

Öte yandan Pekin yönetimi, ABD’nin yeni yönetimi ile birlikte çalışmaya da hazır olduğu mesajını veriyor.

Çin Devlet Başkanı Şi, ABD Başkanı Joe Biden ile 17 Kasım’da Peru’nun başkenti Lima’da düzenlenen Asya Pasifik İşbirliği (APEC) Zirvesi’nde yaptığı görüşmede, Çin ve ABD’nin, iki büyük ülke olarak birlikte var olmanın yollarını aramayı sürdürmesi gerektiğini belirtmişti.

Çin’in, ABD ile istikrarlı, sağlıklı ve sürdürülebilir ilişkiler kurma amacının değişmediğinin altını çizen Şi, “Çin, yeni ABD hükümetiyle diyaloğu sürdürmeye, işbirliğini genişletmeye, farklılıkları yöneterek Çin-ABD ilişkilerinde yumuşak geçiş sağlamaya hazırdır.” ifadesini kullanmıştı.

Şi, ekonomik ayrışmanın ve tedarik zincirlerini bozmanın çözüm olmadığını, ortak kalkınmanın ancak karşılıklı faydaya dayalı işbirliğiyle sağlanabileceğini vurgulayarak, “Yüksek çitli küçük bahçeler kurmak, büyük bir ülkenin izleyeceği yol olmamalı. İnsanlığın refahı yalnızca açıklıkla ve paylaşmayla gelişir.” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Doğalgaz’a aralık ayında zam gelecek mi? BOTAŞ’tan son dakika açıklaması

Doğalgaza zam gelecek mi? Milyonlar aklındaki sorunun yanıtı Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi’nden (BOTAŞ) geldi.

BOTAŞ, 1 Aralık 2024 tarihi itibarıyla doğalgaz toptan satış fiyatlarında değişiklik yapılmadığını açıkladı.

BOTAŞ tarafından yapılan açıklamada, doğalgaz toptan satış fiyatlarının piyasa koşulları, ülkenin ekonomik şartları, piyasa fiyat istikrarı, EPDK’nın tarife ile ilgili kararları ve maliyet unsuru ile belirlendiği hatırlatıldı.

Fiyatların bu faktörler göz önüne alınarak en makul seviyede belirlediğini aktaran BOTAŞ, 1 Aralık 2024 tarihinden itibaren geçerli olan doğalgaz toptan satış fiyatlarında bir değişiklik yapılmadığını duyurdu.

BOTAŞ, Household Energy Price Index (HEPI) fiyatlarına göre; konutta Ukrayna’dan sonra Avrupa ülkeleri arasında en düşük doğalgaz fiyatının Türkiye’de uygulandığını vurguladı.

Konutta 1000 metreküp 5 bin 631 lira

BOTAŞ’ın internet sitesinde yayımlanan tarife tablosuna göre, konut tüketicileri için dağıtım şirketlerine Aralık’ta uygulanacak satış fiyatı, bin metreküp doğalgaz için 5 bin 631 lira olarak açıklandı.

Ekmek üreticileri için belirlenen tarife, bin metreküp doğalgaz için 8 bin 549 lira olarak belirlendi.

Elektrik üretim amaçlı tarifede ise bin metreküp doğalgazın fiyatı 12 bin lira olarak duyuruldu.

Bitcoin’de otomatik olarak düzenli alım yapmak isteyenlere müjde

Kripto varlık piyasalarında yükseliş dönemindeki fırsatları kaçırmak istemeyen yatırımcıların uyguladığı stratejilere dair arayışlar arttı. Yapılan araştırmalar, kripto yatırımcılarının % 59’unun birincil kripto yatırımı stratejisi olarak dolar maliyet ortalaması (dollar-cost averaging | DCA) stratejisini izlediğini gösterirken, Avrupa’nın lider borsalarından WhiteBIT TR’den bu konuda önemli bir adım geldi. Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) Faaliyette Bulunanlar Listesi’nde yer alan WhiteBIT TR, yatırımcıların kripto varlık alımlarını otomatikleştirmelerine yarayan Oto-Yatırım özelliğini duyurdu.

Kripto piyasaları rekora koşarken yatırımcılar alıcı tarafta

ABD seçimlerinin netleşmesini takip eden dönem, kripto varlık piyasalarında yeni bir yükseliş dalgasının başlangıcı oldu. Kripto varlık piyasa değerinin 3 trilyon doları aştığı ve Bitcoin’in gümüşten daha değerli bir varlığa dönüştüğü bu dönemde, yatırımcılar boğa piyasası fırsatlarını erken yakalayabilmek için alıcı tarafa geçti ve kripto varlık yatırımlarını artırdı.

Türkiye’de Trabzonspor Futbol Kulübü’nün resmi ortağı olan WhiteBIT TR, boğa piyasası döneminde yatırım stratejilerini etkili bir biçimde yönetmek isteyen yatırımcıları hedefleyen ve gelişmiş özelliklerle donatılan Oto-Yatırım özelliğini kullanıma açtı. WhiteBIT TR Oto-Yatırım özelliği, yatırımcıların her alımı bizzat emir girerek gerçekleştirmek yerine, belirli parametrelerle kişiselleştirebildikleri otomatik alım talimatları vermelerine yarıyor. Yeni özellikle, kısa vadeli fiyat dalgalanmalarının etkisinin en aza indirilmesi ve hızlı piyasa değişimleri sırasında dahi portföy büyümesinde istikrara sağlanması amaçlanıyor.

Hem yeni başlayanlar hem de deneyimli yatırımcılar kullanabiliyor

Yatırım stratejilerine ilişkin araştırmalar kripto yatırımcılarının % 83’ünün bazı durumlarda dolar maliyet avantajı (DCA) stratejisini kullandığını gösterirken, her 5 kripto yatırımcısından üçünün, ilk strateji olarak dolar maliyet ortalaması yöntemini kullandığı görüldü. Geçtiğimiz aylarda Emre Yetişkin’in Yönetim Kurulu Başkanı olarak atandığını duyuran ve faaliyetlerine hız veren WhiteBIT TR’den yapılan açıklamada, yatırımları eşit parçalara bölerek piyasa fiyatından bağımsız olarak düzenli alım yapmayı kolaylaştıran WhiteBIT TR Oto-Yatırım özelliğinin, uzun vadeli portföy başarısına katkıda bulunacağı belirtildi.

Yatırımlara yalnızca 0,001 USDT ile başlayabilme, saatlikten aylığa uzanan ölçekte yatırım sıklığı seçme, alım fiyat aralığını ve tekrar satın alma sayısını belirleme imkanı veren; ayrıca işlem çifti sınırlaması olmadan kullanılabilen Oto-Yatırım özelliğinin, yatırımcılara esneklik ve kontrol sağladığı ifade edildi.

Duygusal stresi azaltıyor, rasyonel kararlara yardımcı oluyor

WhiteBIT-TR’nin bu yeni özellikle yatırımcılara alım planlarını hedeflerine göre şekillendirme fırsatı tanıdığını vurgulayan WhiteBIT Kurucusu ve CEO’su Volodymyr Nosov, özelliğe ilişkin değerlendirmelerini şu ifadelerle paylaştı:

“Dolar maliyet ortalaması (DCA) stratejisi otomasyonla birleştiğinde, özellikle yükseliş trendlerinin fırsat kaçırma korkusunu artırdığı boğa piyasası dönemlerinde, yatırımcıların duygusal kararlardan kaçınmalarına ve uzun vadeli hedeflere odaklanmalarına yardımcı oluyor. WhiteBIT TR, Oto-Yatırım özelliğinin lansmanıyla, yatırımcılara alım işlemlerini otomatikleştirmenin yanında, varlıklarını güvenle yönetmek için ihtiyaç duydukları esnekliği ve kontrolü sağlayan bir araç sunuyor. 300’den fazla varlığın 500’ü aşkın işlem çiftinde alınıp satılabildiği, Avrupa’nın lider kripto platformlarından biri olarak, blokzinciri teknolojisini herkes için erişilebilir kılma konusunda kararlıyız. Kripto yatırımcılarını, basit ve kişiselleştirilmiş yatırım çözümleriyle finansal bağımsızlığa giden yolda destekliyoruz.”

İstanbul’da sahte içki can aldı: 7 kişi öldü, 8’i hastanede

İstanbul’da 3 gün içerisinde Beyoğlu, Fatih, Şişli ve Ümraniye’de sahte içkiden tam 14 kişi zehirlendi.

7 kişi hayatını kaybetti

Hastaneye kaldırılan 7 kişi tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Zehirlenen 8 kişinin ise tedavileri devam ediyor, bazılarının durumu ise kritik.

İnceleme başlatıldı

Öte yandan İstanbul Emniyeti Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ve Beyoğlu Asayiş Büro Amirliği ekipleri konuyla ilgili inceleme başlattı. Sahte alkol üreten ve temin eden şüphelilerin adreslerine ve bazı eğlence mekanlarına operasyon düzenlendi.

Litrelerce sahte alkol ele geçirildi

Operasyonlarda 12 şüpheli gözaltına alınırken, 410 litre etil-metil alkol, 165 şişe sahte içki ve 6 kaçak anason içki ele geçirildi.

‘6 aydır koku geliyordu’

Avcılar’da 25 litre etil alkol ele geçirilem mekanın komşu esnafı, 6 aydır dükkandan etrafa bir koku yayıldığını ama neden geldiğini anlamadıklarını söyledi. Esnaf Recep Acar, “6 aydır buradan bir koku geliyordu ama neden geldiğini anlamadık. Çevredeki insanlar da rahatsız oluyordu. Gündüz saatleri buraya kimse gelmiyordu” dedi.

ASO Başkanı: Sanayi sektöründeki daralma önümüzdeki zorlu sürece işaret ediyor

TÜİK’in açıkladığı 2024 üçüncü çeyrek büyüme rakamlarıyla ilgili açıklamada bulunan ASO Başkanı Seyit Ardıç, sanayi sektöründe üst üste iki çeyrekte de daralma yaşanmasının, ekonominin istihdam ve katma değer oluşturabilmesi açısından büyük bir risk oluşturduğunu vurguladı.

Yüzde 2,1 ile büyümenin beklentilerin altında kaldığına dikkat çeken Ardıç, dezenflasyon sürecinin sektörler arasında büyüme farklılaşmasına neden olduğunu ve sanayi sektörü üzerinde baskının artmaya devam ettiğini dile getirdi.

Büyümeyi zayıflatacak gelişmeler söz konusu

Dezenflasyon sürecinin üretimi aşındırdığına ve mevcut öncü göstergelerin dördüncü çeyrekteki üretim daralmasının biraz daha hızlanacağına işaret eden Ardıç, inşaat yatırımları hızlanırken, enflasyonla mücadelede sıkılaştırıcı politikaların en önemli etkisinin makine ve teçhizat yatırımlarında görüldüğünü açıkladı ve ekledi: “2019’dan bu yana ilk kez iki çeyrek üst üste daralmaya işaret eden makine ve teçhizat yatırımları, üçüncü çeyrekte yüzde 8,6 azaldı. Bu düşüş, önümüzdeki dönemde büyümeyi zayıflatacak bir gelişmedir.”

Bu yavaşlama dezenflasyonist sürece ne kadar destek verecek?

Sıkılaştırıcı politika uygulamalarının etkisinin son çeyrekte daha da belirginleşmesinden ötürü, iç talepteki zayıflama ve üretimdeki azalış ile büyüme rakamlarının daha da aşağıya inebileceğine dikkat çeken Ardıç, bu yavaşlamanın dezenflasyonist sürece ne kadar destek verip vermeyeceğinin büyük önem taşıdığını vurguladı ve “Diğer önemli husus ise bu sürece maliye politikasının somut desteği ve harcama azaltıcı tasarruf politikalarının daha da belirginleşmesidir. Aksi halde fiyatlama davranışları dezenflasyonist süreci sekteye uğratacaktır” ifadelerini kullandı.

Sanayicilerimizin acil beklentisi: Uygun faizli ticari kredi

Üretim, istihdam ve ihracatın daralmaması için reel sektörün finansman açısından mutlaka desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Ardıç, “KOBİ’lerimiz başta olmak üzere sanayicilerimizin acil beklentisi, uygun faizli ticari kredi mekanizmalarının devreye alınmasıdır. Özellikle üretim ve ihracat odaklı sektörlere yatırım ve işletme sermayesi ihtiyacı için düşük faizli bir kredilendirme politikası, sıkılaştırıcı politikanın büyüme üzerindeki olumsuz geçişini yumuşatabilecektir” açıklamasında bulundu.

Çimsa sektör profesyonelleriyle Intercem Americas’ta buluştu

Elliye yakın ülkeden katılımın olduğu Intercem Americas fuarında Çimsa, küresel ayak izi ve inovatif ürünleriyle organizasyonun dikkat çeken üreticileri arasında yer aldı

Dünyada beyaz çimentoda ikinci, CAC’da ise üçüncü sırada yer alan Çimsa’nın CEO’su Umut Zenar, son 3 yılda hayata geçirilen uluslararası stratejik yatırımlarla, küresel bir yapı malzemeleri oyuncusuna dönüştüklerinin altını çizdi.

Gri çimento tesisi

“Yaklaşık yüzde 20 pazar payına sahip olduğumuz ABD öncelikli pazarlarımızdan birini oluşturuyor” diyen Zenar, “Buradaki varlığımızı yeni inovatif ürünlerle güçlendirirken bir yandan da gri çimentoda da önemli bir oyuncu olmak için ilk adımımızı attık. Halen inşaat çalışmalarına devam ettiğimiz ve 2025 yılının son çeyreğinde hayata geçirmeyi hedeflediğimiz gri çimento tesisimizle birlikte, ABD pazarında çok daha aktif bir Çimsa yaratacağız” diye konuştu.

Çikolata ve kahve seveleri üzecek gelişme! Arz endişeleri fiyatları yükseltti

Dünyanın en büyük kahve üreticisi Brezilya, mevcut üretimin de 3’te birini karşılıyor.

Ancak sezon kuraklık nedeniyle kötü geçti. Vietnam gibi büyük üreticilerde de kuraklık ve hasat başındaki yoğun yağış robusta kahve üretimini düşürdü.

Üretiminin ve rekoltesinin düşeceğine yönelik endişeler artarken, kahve fiyatları yükseldi.

Kahve fiyatları yükselmeye devam edecek

Sadece son bir haftada yüzde 8,4 değer kazanan kahvenin fiyatı 2024 yılı başından bu yana yüzde 74 arttı. Zincir kahvecilerin ürünlerine de yansıyan bu artışın, bir süre daha yükseleceği düşünülüyor.

Öte yandan 2025 yılında da hasadın iyi geçmeyeceğini düşünen Brezilyalı kahve üreticileri daha yüksek fiyat beklentisi ile gelecek hasat satışlarını da eteledi.

Kızıldeniz’deki saldırıların Asya’dan Avrupa’ya kahve sevkiyatını yavaşlatması da kahve fiyatlarının artmasında etkili oldu.

Arabika kahve vadeli işlemleri pound başına 3,28 dolara, kakao vadeli işlemleri de yüzde 1,8 artışla ton başına 9.235 dolara çıktı.

Robusta kahve ise ton başına 5.573 dolara yüzde 0,1 artış gösterdi.

Asgari ücret görüşmelerinde son durum! İlk toplantı tarihi belli oldu: Zam senaryoları neler?

Çalışma hayatını doğrudan ilgilendiren asgari ücret zam maratonu başlıyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını 10 Aralık’ta yapacak.

İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan komisyon Türkiye’nin ekonomik koşullarını göz önüne alarak bir rakam belirleyecek ve tespit edilen ücret Ocak 2025’te yürürlüğe girecek. Çalışanlar zamlı maaşları ise Şubat 2025’te alacak.

Asgari ücret zammı doğrudan 7 milyon, dolaylı olarak ise tüm çalışanları ilgilendiriyor. Çalışma hayatı açısından hayli kritik olan bu ücrete 2025 yılı içerisinde ikinci bir zam gelmesi beklenmediği için belirlenecek rakam daha da önem arz ediyor.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçileri temsilen bulunan TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, 2025’teki asgari ücretin işçinin ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal şartlarına göre insanca yaşamasını mümkün kılacak, insanlık onuruyla bağdaşacak bir düzeyde olması gerektiğini vurguluyor.

Atalay bugün yaptığı açıklamada, TÜRK-İŞ’in belirleyeceği rakamın kamuoyuyla paylaşılacağını açıkladı.

Asgari ücret görüşmeleri Aralık boyunca sürecek

Komisyonda işçi tarafını Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), işveren tarafını ise Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) temsil edecek. Toplam 15 üyeden oluşan komisyonda, taraflar taleplerini dile getirirken, ekonomik göstergeler masaya yatırılacak.

İlk toplantının ardından komisyonun ay boyunca toplam dört kez bir araya gelmesi planlanıyor. Görüşmelerin sonunda, asgari ücretin ekonomik dalgalanmalar, artan yaşam maliyetleri ve işçi taleplerine uygun bir şekilde belirlenmesi bekleniyor.

Ekonomik beklentiler ve asgari ücrette zam senaryoları

2025 yılı için asgari ücrette yapılacak zam oranı henüz netleşmese de, uzmanlar enflasyon oranları ve ekonomik göstergeler doğrultusunda şu senaryoları değerlendiriyor:

* %20 zam: 20.402 TL
* %30 zam: 22.102 TL
* %40 zam: 23.802 TL
* %47 zam: 25.000 TL

Uzmanlara göre, belirlenecek rakam yalnızca enflasyon farkını değil, işçilerin refah düzeyini artıracak bir payı da içermesi gerekiyor.

Yıllara göre asgari ücret ve net dolar karşılığı

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Çalışanları enflasyona ezdirmeyeceğiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, asgari ücret artışına ilişkin yaptığı açıklamada, “Biz, hiçbir çalışanımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. Geçmiş yıllarda verdiğimiz yüksek zam oranlarıyla bunu kanıtladık. Yeni dönemde de aynı hassasiyetle hareket edeceğiz” ifadelerini kullanmıştı.

Uluslararası kuruluşlardan uyarılar

IMF ve S&P gibi uluslararası kuruluşlar, Türkiye’de asgari ücret artışlarının enflasyon hedefleriyle uyumlu olması gerektiğini vurguladı. IMF, düşük gelirli kesimlere yönelik desteklerin artırılmasını önerirken, S&P, asgari ücretteki artışın enflasyonu körüklememesi gerektiğine dikkat çekti.

Alım gücü korunmalı

Duayen iktisatçı Mahfi Eğilmez, yaptığı değerlendirmede, asgari ücrette yapılacak zammın alım gücünü koruyacak seviyede olması gerektiğini belirtti. Eğilmez, “Eğer alım gücünü iade etmezsek, yapılan zamlar yalnızca kağıt üzerinde kalır” dedi.

Asgari ücretlinin tekrardan 17 bin TL’lik bir alım gücü olması için gerekli olan zam oranını da paylaşan Eğilmez, “Yüzde 44-45 oranında biz zamma denk geliyor. Bunu yapmazsak vatandaşın satın alma gücünü harcamış oluyor” dedi.