Kategori arşivi: PrizmaBetim

Ziraat Yatırım’dan Akbank İçin ‘AL’ Önerisi…

Akbank’ın 3Ç2024’deki net dönem karı çeyreksel %17,3 oranında azalarak 9.031mn TL’ye düşmüş ve piyasanın kar beklentisi 9.041mn TL ile bizim kar beklentimiz 9.108mn TL doğrultusunda gerçekleşmiştir. Öte yandan Banka’nın net dönem karı yıllık olarak %55,8 oranında gerilemiştir.

Üçüncü çeyrek karı sonrasında Banka’nın 9A2023’teki net dönem karı yıllık %35,6 oranında azalarak 33.139mn TL olmuştur.

TÜFE endeksli tahvillerin değerlemesinde kullanılan enflasyon tahmini %48’e (Önceki %45) yükseltilmiştir. Bu kapsamda da söz konusu tahvillerden elde edile gelir yaklaşık 1,3milyar TL artarak 19,1milyar TL’ye çıkmıştır. Ancak TCMB ile yapılan swapların sona ermesi sonrasında daha yüksek maliyetli repo kullanımının artması sonrasında net faiz gelirleri çeyreksel bazda %25,9 oranında düşerek 12,7milyar TL olmuştur. Diğer yandan, net ücret ve komisyon gelirleri artan krediler ve ödeme sistemlerinin desteğiyle %16,6 oranında artmış ve 18,7milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Swap kullanımındaki azalışa bağlı olarak swap maliyeti 4,1milyar TL azalarak 3,7milyar TL olmuş ve buna bağlı olarak 0,7milyar TL’lik ticari kar (önceki 3milyar TL ticari zarar) elde edilmiştir. Karşılık giderleri 4milyar TL’den 6,9milyar TL’ye çıkarken, operasyon giderler yüksek tek hanede bir artış göstermiş ve 20,6milyar TL olarak gerçekleşmiştir. 1,4milyar TL’lik (serbest karşılık kalmadı) serbest karşılıkların iptali ve sorunlu kredi satışı diğer faaliyet gelirleri desteklenirken, iştiraklerden ek bir katkı gelmemiştir.

Akbank’ın üçüncü çeyrekteki Net Faiz Marjı (swap hariç) 111 baz puan daralarak %2,46’ya gerilemiştir. Artan repo kullanımı sonrasında borçlanma maliyetinin 171 baz puan negatif etkisi olurken, menkul kıymetler 14 baz puan negatif etki olmuştur. Kredilerin 44 (Önceki: 84 baz puan) baz puan katkısı olmuştur. Öte yandan, Banka’nın özsermaye ve aktif karlılığı ise sırasıyla %16,0 ve %1,6 seviyelerinde gerçekleşmiştir. Önceki çeyrekte bu oranlar sırasıyla %20,1 ve %2,1 idi.

Raporun Tamamına Buradan Ulaşabilirsiniz

Yasal Uyarı

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Ziraat Yatırım

TL Mevduat Faizi Yükseldi…

Bankaların TL mevduat için uyguladıkları faiz oranı 18 Ekim haftasında bir önceki haftaya göre 11 baz puan artışla %56,05 olurken, dolar mevduat faizi 18 baz puan artışla %1,40 ve Euro mevduat faizi 12 baz puan artışla %0,87 oldu.

TL bazlı ticari kredilerin faiz oranı ise aynı haftada bir önceki haftaya göre 101 baz puan azalışla %59,02 oldu. TL bazlı konut kredi faizleri 20 baz puan azalışla %41,41; taşıt kredi faizleri 94 baz puan artışla %44,28 ve ihtiyaç kredi faizleri 63 baz puan azalışla %71,08 olarak gerçekleşti.

Dolar bazlı ticari kredilerin faiz oranı aynı haftada 20 baz puan artışla %7,82 olurken, Euro bazlı ticari kredilerin faiz oranı 40 baz puan azalışla %6,07 oldu.

Ticari kredilere uygulanan mevduat spreadi TL için %2,97 olurken, Dolar ve Euro için sırasıyla %6,42 ve %5,20 oldu. TL ticari kredilerdeki mevduat spreadi dolar ve euro kredilere uygulanan spreadin altında kalmaya devam etti.

TCMB, 2021 yılında politika faizini 500 baz puan indirerek %14 seviyesine çekti. TCMB’nin politika faizini düşürmesine rağmen ticari kredi faizlerinde zirveler görüldü. 2022 yılının ilk 7 toplantısında politika faizini değiştirmeyerek %14 seviyesinde sabit tutan TCMB, 18 Ağustos’ta 100 baz puan, 22 Eylül’de 100 baz puan, 20 Ekim’de 150 baz puan ve 24 Kasım tarihli toplantısında 150 baz puan indirime giderek %9 seviyesine, 23 Şubat 2022’de ise 50 baz puan indirime giderek politika faizini %8,5 seviyesine kadar indirirken Temmuz 2022 itibariyle ticari kredi faizlerinde kısmen düşüşler yaşansa da TCMB’nin faiz indirimleri sonrası TL’de yaşanan değer kaybının ardından açıklanan kur korumalı mevduata yönlendirilen TL nakitle beraber kredi faizlerinin politika faizinin üzerinde kalmaya devam etmesi TL’deki likidite sıkışıklığının bir göstergesi olmuştur.

2023 yılında seçim sonrası ekonomi yönetiminin değişmesiyle TCMB, Haziran ayından başlayarak politika faizini toplam 3.400 baz puan artırarak %42,50 seviyesine yükseltirken ticari kredi faizlerinde de yani rekorlar görülmeye başlanmıştır. Merkez Bankası, yılbaşından bu yana 750 baz puanlık artış yaparak mevcut durumda politika faizini %50,00 seviyesine yükseltmiştir. Yeni ekonomi yönetiminin uyguladığı programla beraber mevduat ve kredi faizleri politika faizi etrafında seyretmeye başlamış olup 2023 Temmuz ayına kadar negatif olan kredi mevduat spreadi pozitife geçmiştir.

BMD

Vega Portföy 28 Ekim-1 Kasım haftası makro gündem…

21-25 Ekim 2024 haftasında;

Küresel ekonomi yavaşlıyor… S&P Global Ekim ayı öncü PMI verileri büyük ekonomilerde imalat sektörünün ağırlıklı olarak daralmaya devam ettiğini; hizmet sektöründe ise zayıflık işaretleri aldık; girdi maliyet enflasyonunda artış sinyalleri geldi. S&P Global Almanya PMI İhracat Koşulları Endeksi Eylül ayında başta Avrupa olmak üzere ABD ve Asya siparişlerindeki düşüşe dikkat çekti. Sektör bazında en hızlı düşüşü otomobil sektörü ve parçaları kaydetti, kimya sektörü ihracat artışı yavaşladı. Veriler, Avrupa ve İngiltere merkez bankalarının politika faizinde ölçülü indirimi desteklerken; FED’in faiz indiriminde, Japonya Merkez Bankasının ise faiz artırımında aceleci olmayacaklarını düşündürttü.

Küresel zayıflık Türkiye imalat sektörünü olumsuz etkilemeye devam ediyor… Ekim ayında hizmet ve perakende ticaret sektörleri ile reel kesim güveninde iyimserlik arttı, inşaat sektöründe ise kötümserlik arttı. İmalat sektöründe kapasite kullanımı (KKO) %75,2’ye geriledi; dayanıksız tüketim malı imalatı dışında KKO düştü. Ekimde mal üretimi enflasyon göstergelerinde düşüş sinyalleri aldık. Merkezi yönetim borç stoku Eylülde 8,65 trilyon TL’ye yükseldi. 18 Ekim haftasında rezervlerde yükseliş, KKM ve DTH hacminde düşüş sürdü; kredi kart harcamaları yavaşladı, kredi hacmi arttı. Kısa vadeli mevduat faiz oranları yükselirken, kredi faiz oranları geriledi, yabancıların DİBS alımı sürdü.

ABD ekonomisinde zayıflık sinyalleri sürdü… 27 Ağu-11 Ekim 2024 dönemini kapsayan FED Bej Kitap raporunda ekonomik aktivite önceki rapor dönemine göre yataya yakın kaldı; imalat sektöründe zayıflık sürdü, bankacılık sektörü hafif iyileşti, tüketici harcamaları karışık sinyal verdi, emlak piyasası yatay kaldı, kasırga etkisiyle tarım sektörü hafif düştü; toplam istihdam ve ücretler hafif arttı, girdi ve satış fiyatı enflasyonu hafif arttı.

Euro Bölgesinde zayıf veriler faiz indirimini destekledi… Tüketici güven endeksindeki kötümserlik Ekimde kısmen iyileşti. Avrupa Merkez Başkanı Lagarde hedef enflasyona 2025 yılında ulaşılacağına dikkat çekerek faiz indirimlerine işaret etti, hızlı hareket edilmemesi gerektiği uyarısında bulundu.

Çin’de ekonomik aktiviteyi canlandırıcı hamleler gelmeye devam etti… Çin Halk Bankası 1 ve 5 yıl vadeli borç verme faiz oranlarını 25’er baz puan indirimle sırasıyla %3,10 ve %3,60 seviyesine düşürdü. 1 yıl vadeli borçlanma faizi şirketlerin ve hane halkının 1 yıl vadeli borçlanma faiz oranına, 5 yıl vadeli borçlanma faizi ise emlak mortgage faiz oranına gösterge olarak kabul ediliyor.

28 Ekim-1 Kasım haftasında;

Türkiye’de öncü göstergeler; Ekim ayında ekonomik güven endeksinde yükselişe, imalat PMI endeksinde iyileşmeye işaret ediyor. Eylül ayı turizm verileri (12 aylık toplam gelen turist sayısı Ağustosta 51,5 milyon kişi ile tarihi zirvesine yükseldi, Eylül ayı verisinde sonbahar etkisini gözlemleyeceğiz) ile TCMB Enflasyon Raporunu (TCMB’nin enflasyon tahminlerine odaklanacağız) takip edeceğiz.

ABD’de 3Ç2024 GSYH (2024’ün ilk yarısındaki performans 2023’ün gerisinde), Ekim ayı çekirdek PCE enflasyonu (sinyaller karışık), işgücü verileri (görece güçlü seyir sürüyor), kamu sektörünü de kapsayan ISM imalat PMI (imalat sektörü son 6 aydır daralırken, hizmetler sektörü son 3 aydır büyüyor) ve Conference Board tüketici güven endeksi radarımızda olacak. Eylül ayı JOLTs iş fırsatları ve bekleyen konut satışları açıklanacak.

Kaynak: Turkey Data Monitor

Euro Bölgesinde 3Ç2024 GSYH (çeyrek bazda 2023 yılına göre görece yüksek büyüme sürüyor), Ekim ayı çekirdek TÜFE (son 2 aydır düşüş sürüyor) ve Eylül ayı işsizlik oranı (Ağustosta %6,4 ile tarihi düşük seviyesinde) açıklanacak. Almanya’da Kasım ayı GfK tüketici güven endeksi ile Eylül ayı perakende satışlar (son 2 aydır yükseliyor) açıklanacak.

Kaynak: Turkey Data Monito

Çin, Japonya, İngiltere ve Hindistan’da Ekim ayı PMI verileri takip edilecek.

Japonya’da BOJ politika faizi kararı (değişiklik beklemiyoruz) ve Eylül ayı işsizlik oranında değişiklik beklenmiyor (Ağustosta %2,5’e gerileyen işsizlik oranı yataya yakın seyrini koruyor).

Dr.Fulya Gürbüz

www.vegaportfoy.com

Prof. Dr. Şenol Babuşcu: 10 milyon aboneye gizli elektrik zammı!

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) ‘Son Kaynak Tedarik Tarifesi’ limitlerini değiştirmesini değerlendiren Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şenol Babuşcu, elektriğe ‘gizli zam’ yapıldığını yapıldığını öne sürdü.

Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunda Babuşcu, ‘Yıllık 5 bin kw tüketimi olan konutlar ve ticarethaneler sübvansiyonlu elektrik kullanamayacak. Bu gruba girenler tedarikçisini bulacak, elektriğini satın alacak. Bunların mevcut durumda, örneğin 200 TL olan faturası katlanacak ve 500 TL civarına çıkacak’ ifadelerini kullandı.

Babuşçu, şunları söyledi:

”ELEKTRİĞE GİZLİ ZAM…

Elektriğe “büyük” zam göründü.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu dün önemli bir karar aldı.

“Son Kaynak Tedarik Tarifesi” limitleri yenilendi.

Yeni Tarife, elektrikte belirli bir tüketim limitinin üzerinde olan abonelerin, devlet sübvansiyonu olmaksızın gerçek maliyetler üzerinden elektrik kullanmasını düzenliyor.

EPDK kararı uyarınca konut aboneleri için geçerli limitler 1 Ocak 2025’ten itibaren yıllık 5 bin kilovatsaate (kw) indirildi.

Buna göre yıllık 5 bin kw tüketimi olan konutlar ve ticarethaneler sübvansiyonlu elektrik kullanamayacak. Bu gruba girenler tedarikçisini bulacak, elektriğini satın alacak. Bunların mevcut durumda, örneğin 200 TL olan faturası katlanacak ve 500 TL civarına çıkacak.

Ülkemizde yaklaşık 45 milyon konut elektrik abonesi var. Bu durumdan abonelerin % 20’si yani  10 milyon civarında konut abonesi etkilenecek…”

NCM Araştırma Yurt Dışı Piyasa Bülteni: ABD Hazine Tahvili Getirilerindeki Artış Hisseleri Etkiledi

S&P 500 Endeksi, altı hafta üst üste kazanç sağladıktan sonra düşüşle kapandı. ABD Hazine tahvillerindeki hareketler, yatırımcı beklentilerini etkilerken, Fed’in faiz indirim döngüsünün daha yüzeysel olacağı yönündeki fiyatlamalar dikkat çekti. Büyük sermayeli hisseler küçük sermayeli hisselere kıyasla daha dirençli kalırken, teknoloji ağırlıklı Nasdaq Bileşik Endeksi hafifçe yükseldi.

Haftanın yıldızı hiç şüphesiz Tesla’ydı. “Muhteşem Yedili”yi geride bırakan Tesla, S&P 500’de en iyi performansı sergileyerek endeksin daha büyük bir düşüş yaşamasını engelledi. Elektrikli araç üreticisi, çeyrek dönemlik güçlü bilanço raporuyla ve 2025 için %20-%30 satış büyüme hedefi açıklamasıyla %22’lik rekor bir yükseliş yaşadı.

Öte yandan, Apple’ın hisseleri, önde gelen Wall Street analistlerinin iPhone 16 satış projeksiyonlarını düşürmesiyle değer kaybederek piyasayı aşağı çekti.

Haftanın bir diğer öne çıkan gelişmesi Bej Kitap’tan gelen durgun büyüme sinyalleriydi. Ekonomik verilerin sınırlı olduğu haftada, Fed’in Bej Kitabı, ABD genelinde sınırlı ekonomik büyüme raporladı. İş gücü talebinde hafif bir düşüş ve enflasyonun yavaşlaması dikkat çekerken, uzun vadeli Hazine getirilerindeki yükseliş devam etti. Pazartesi günü %4,20 seviyesine çıkan 10 yıllık ABD Hazine getirisi haftayı bu seviyede kapattı.

Bu hafta ne olacak?

S&P’nin son yedi haftada %7’lik rallisinden sonra yatırımcıların yaklaşan seçimler öncesi risklerini azaltmaya başlayabileceğini düşünüyoruz. Gelecek hafta beş büyük teknoloji şirketinin bilanço açıklamalarıyla volatilite artabilir. Ayrıca, tahvil getirilerindeki hızlı yükselişin devamı satış baskısını artırabilir. Cuma günü açıklanacak aylık istihdam raporu da piyasalarda güçlü bir hareket yaratabilir. Teknik olarak yukarı yönlü trendler korunurken, Tahvil getirilerinin düşmesi veya mega-kap teknoloji şirketlerinin çok güçlü sonuçlar açıklaması beklentimizi bozabilir, ancak genel olarak önümüzdeki haftayı “hafifçe düşüş ve volatil” olarak değerlendiriyoruz.

S&P 500 Endeksi,  Dow Jones Industrials Endeksi  Teknik Görünüm

S&P 500 (SPX) Endeksinde, yükseliş eğilimi eskisi kadar güçlü olmasa da devam ediyor. Dalgalı bir haftaya rağmen endekste kapanış yeni “all time high” seviyesi olan 5.878 seviyesinin altında 5.808 seviyesinden gerçekleşti. Beklentimiz yaklaşan seçimeler öncesi düşen risk iştahı ile beraber bu seviyelerin korunacağı ve daha sakin bir hafta geçirileceği yönünde. Veri akışına bağlı olarak geri çekilmelerin yaşanması durumunda ilk etapta 5.760 destek seviyesi olarak izlenebilir.   Dow Jones Endeksinde, 25 Ekim Cuma günü 42.114 seviyesinde işlem gördü ve bir önceki işlem seansına göre %0,61 düşüş kaydetti. Geride bıraktığımız dört haftalık dönemde %0,14 kayıpla işlem gördü; ancak son 12 aylık performansında %28,46’lık dikkat çekici bir artış yaşadı. Dow Jones Endeksinde de teknik olarak pozitif henüz bozulmuş değil. Bu hafta itibari ile alım iştahının sürmesi halinde kayıplar telafi edeilebilir. 42.500 seviyesinin aşılamaması halinde ise 41.800 seviyesi ilk psikolojik destek konumunda.

Önemli Şirket Haberleri ve Beklentiler

TSMC, Huawei AI işlemcisinde çip bulunmasının ardından Sophgo’ya sevkiyatı durdurdu. Nvidia (NVDA),tahttan indirilen Apple (AAPL), Cuma günü, yapay zeka çiplerine olan doymak bilmez talebin de etkisiyle hisse senetlerinde yaşanan rekor yükselişin ardından dünyanın en değerli şirketi seçildi.

Nvidia günü yüzde 0,8 artışla 3,47 trilyon dolarlık piyasa değerine ulaşırken, Apple’ın hisseleri yüzde 0,4 artışla 3,52 trilyon dolarlık değere ulaştı. Volkswagen, 4 milyar avro tasarruf etmeyi hedefleyerek, ana markası için %10’luk ücret kesintisi ve iki yıllık ücret dondurma gibi bir dizi maliyet azaltma önlemini araştırıyor. Alphabet’in (GOOGL), araştırma ve alışveriş gibi görevleri tamamlamak için web tarayıcısını ele geçiren yapay zeka teknolojisi geliştiriyor.

Çin’in Alibaba,  Cuma günü yaptığı açıklamada, e-ticaret devinin tekelci uygulamaları iddiasıyla yatırımcılar tarafından ABD’de açılan toplu dava için 433,5 milyon dolar ödemeyi kabul ettiğini duyurdu. Blackstone eyaletler arası boru hattı hisselerini satın almak için görüşmelerde bulunuyor. Yaklaşık 3,5 milyar dolar değerinde bir anlaşma. Boeing (BA), Şirketin uzay işinin bazı bölümlerini satmayı düşündüğünü bildirdi. Capri, ABD mahkemesinin Tapestry ile 8,5 milyar dolarlık birleşmeyi engellemesinin ardından %46 düştü. Delta, kitlesel uçuş aksaklıklarına yol açan yazılım güncellemesi nedeniyle CrowdStrike’a dava açtı.

Nasdaq 100 Endeksinde, bu hafta dikkat çekici bir performans sergileyerek tüm zamanların en yüksek seviyelerine yakın yerlerde fiyatlanmaya devam ediyor ediyor. Tesla ve ServiceNow’un güçlü bilanço sonuçları ile Nvidia’nın bu hafta kaydettiği yeni rekor seviyeler, teknoloji sektöründeki pozitif havayı desteklemiş görünüyor. Ayrıca, ‘Muhteşem 7’nin beş devinin önümüzdeki hafta bilanço açıklayacak olması, yatırımcıların mega ölçekli teknoloji şirketlerinin kazançlarına dair güvenini artırmış olabilir. Kısa vadeli teknik görünüm yükseliş ivmesinin bir süre daha devam edebileceğine işaret ediyor.

Aracı kurumlar Borsa için ne yorum yaptı?

A1 Capital

Endeks, geçen haftanın son işlem gününde 29,21 puan düşüşle 8843 puandan başladı. Gün sonunda ise %0,40 değer kazanımı ile 8908 seviyesinden kapanış gerçekleştirdi. Endekste, gün içinde 8782-8921 bandında hareket gözlendi.  Borsa İstanbul, 59,89 Milyar TL işlem hacmi ile günü noktaladı. 59 şirket günü pozitif olarak sonlandırırken, 34 şirket negatif olarak kapattı.

En çok artan sektör endeksi; “Finansal Kiralama-Faktoring, Aracı Kurumlar ve Taş-Toprak” olurken, en çok düşen sektör endeksi; “İnşaat, Sigortacılık ve Metal Eşya-Makina” oldu.  Endekse puan bazında en yüksek pozitif etki; Sabancı Holding, Türk Havayolları ve Ereğli Demir Çelik hisselerinden, en yüksek negatif etki ise; Tofaş, Tav Havalimanları ve Garanti Bankası hisselerinden geldi.

Haftanın başında oldukça volatil hareketler gözlenen endekste son iki işlem gününde pozitif kapatmasıyla birlikte teknik göstergelerde indikatörlerin genelinde yukarı yönlü hareketler mevcut.  Buna ek olarak orta vadeli MACD’nin AL sinyalini devam ettirmesi olumlu görüntüyü destekliyor.

Yurt içinde, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle piyasaların yarım gün açık olacağı günde; tepki alımları ile başlaması ve yükselişin devam etmesi durumunda gün içinde ilk direnç noktası olarak 8940 seviyesini takip edeceğiz.

Olası geri çekilmede gün içinde 8850 seviyesinde tutunamadığı takdirde ilk etapta 8716 seviyesine kadar satış baskısı sürebilir.

Ünlü & Co

Geçtiğimiz hafta boyunca volatil bir görünüm sergileyen BIST-100 endeksi özellikle son iki işlem gününde sergilediği güçlü performansla haftayı %1,3 oranında yükselişle noktalamayı başardı. Böylece dört haftadır arka arkaya devam eden değer kaybı serisi de sonlanmış oldu. Büyük ölçüde negatif geçen Cuma günü gerçekleşen yükseliş ise özellikle BIST 50’deki açığa satış yasağını kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapıldığı haberlerini takiben son bir saatte yoğunlaşan alımların desteği ile gerçekleşti. Söz konusu yasak 6 Şubat depremlerinden bu yana devam ediyor. Bu yönde bir karar alınması piyasalara derinlik kazandırabileceği için yabancı katılımını destekleyen bir unsur olarak da çalışabilir.

Endeksin teknik görünümü ise henüz anlamlı şekilde değişmiş değil. 9000 puanı kısa vadede en önemli direnç noktası olarak izlemeye devam ediyoruz. Bu seviyeye kadar olan yükselişlerin olağan tepki sınırları içinde kalacağına ve görünümün iyileşmesi için söz konusu noktanın üzerinde kapanışlar yapılması gerektiğine inanıyoruz.

Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Borsa İstanbul’da bugün işlemlerin yarım gün ile sınırlı kalacak olması ve yarın işlem yapılmayacak olması ise hareketliliği ve risk alma iştahını limitleyebilir. Öte yandan Avrupa’da saatlerin bir saat geri alınması ile Avrupa borsaları ile Borsa İstanbul arasındaki zaman farkının açıldığını da hatırlatmak isteriz. ABD’de ise saatler bu hafta sonu geri alınacak.

Yapı Kredi Yatırım: Tepki alımlarının ilk önemli direnç noktası olarak 10,000  seviyesini izliyoruz …

Geçtiğimiz hafta 9,600 desteğinin tepki yükselişi oluşturduğu  piyasada X30YVadeli kontratın haftalık kapanışı %0.72’lik  artışla 9,914 puandan tamamladığını görüyoruz. Bugün 29  Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle tek seans işlem yapılacak  piyasa yarın ise tam gün kapalı olacak.

Genel olarak baktığımızda, alçalan trend kanalının destek  bölgesi konumundaki 9,600 bölgesinden başlayan yukarı yönlü  toparlanma çabalarının dalgalı bir seyirde devam ettiğini  söyleyebileceğimiz piyasada ilk önemli direnç olarak 10,000  puan eşiğini izlemeye devam ediyoruz. Önümüzdeki sürece  baktığımızda ise, 9,600 bölgesini kısa vadeye yönelik ana  destek olarak izlemeyi sürdürüyoruz. Yukarı yönde, anlamlı  toparlanma hareketleri oluşabilmesi yönünde aşılması gereken  ilk kritik eşik de 10,000 bölgesinde bulunuyor. Bu seviyenin  aşılabilmesi halinde ise, yukarı yöndeki toparlanma çabalarının  hedefi olarak 10,500 bölgesinin öne çıkacağını düşünüyoruz.

Aşağı yönde baktığımızda, 9,600 desteğinin korunamaması  durumunda, aşağı yönlü baskının öncelikle 9,300 olmak üzere  9,100 bölgesine doğru devam etme riski bulunduğunu  söyleyebiliriz.

Evren Balta: Amerikan seçimlerini kimin kazanması Türkiye için daha hayırlı olur?

Amerikan seçimlerine yalnızca bir hafta kala, kimin kazanacağı belirsizliğini koruyor. Seçimin sonucunu, kritik öneme sahip yedi eyaletin hangisine gideceği belirleyecek. Bu eyaletlerde şu an ne Kamala Harris ne de Donald Trump net bir üstünlük elde etmiş durumda. Ancak geçmiş seçim verileri incelendiğinde, özellikle kamuoyu yoklamalarının Demokrat aday için açık bir fark göstermediği durumlarda, Trump’ın kazanma olasılığının arttığı biliniyor.

Zira anketler Trump’ın gerçek destek oranını tahmin etmekte zorlanıyor. Bunun birkaç nedeni var. İlk olarak, Trump seçmenleri Trump’a olan desteğini açıkça ifade etmekten çekiniyorlar. “Utangaç Trump seçmeni” olarak adlandırılan grupların tercihlerini gizlemesi nedeni ile Trump’ın anketlerde destek oranı olduğundan düşük çıkabiliyor. Trump destekçilerinin yoğunlukla kırsal ve küçük bölgelerde yaşaması ve bu bölgelerin anketlerde daha az temsil edilmesi de yanılgıya neden oluyor. Katılım oranının tahmin edilememesi ve sürekli değişiklik göstermesi ise anketlerin yanılmasının bir başka nedeni. Son olarak, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, pek çok kararsız (olduğunu söyleyen) seçmen var ve bu seçmenlerin sandığa gittiklerinde nasıl davranacağını kestirmek zor.

Hülasa, gelecek hafta Amerika’yı bundan sonra kimin yöneteceğini bilmiyoruz. Peki kimin yönetmesini istiyoruz? Bu sorunun Türkiye’yi hangi coğrafyanın bir parçası olarak gördüğünüzle doğrudan ilgili. Türkiye’nin çıkarlarının hangi coğrafyanın çıkarları ile iç içe olduğunu düşündüğünüzle de…

Bir eşik devlet olarak Türkiye

Türkiye bir ‘eşik devlet’; Avrupa ile Orta Doğu arasındaki sınırında yer alan, her ikisinin de farklı yönlerini bünyesinde barındıran ancak hiçbirine tam olarak ait olmayan bir ülke. Bu arada olma durumu, Türkiye’nin her iki kimliği de üzerinde taşımasına ve siyasal önceliklerine bağlı olarak farklı dönemlerde farklı kimliklerini diğerinin önüne geçirebilmesine imkân tanıyan bir durum.

Benim büyüdüğüm Türkiye’de öne geçen, arzu edilen kimlik Batı kimliğiydi. Ancak yaşam sürem boyunca bu bakış açısı önemli ölçüde değişti; bugün Türkiye, Orta Doğu kimliği daha sık vurgulanan, Orta Doğu çatışmalarının tam ortasında konumlanan, bir Orta Doğu ülkesi (de).

Türkiye’nin bu ikili coğrafyası ve kimliği onu Avrupa ve Ortadoğu’da devam eden iki küresel çatışmanın, yani Ukrayna ve Gazze savaşlarının, ana aktörlerinden biri haline getiriyor. Bu iki savaşın gidişatını ise Amerikan seçimlerinin sonucu önemli ölçüde etkileyecek.

Bu anlamda, Türkiye seçmenleri, tıpkı Avrupa ve Orta Doğu ülke seçmenlerinin pek çoğu gibi, ABD başkan adaylarının dış politikalarının nasıl şekilleneceğinden doğrudan etkilenecekler. Ancak tıpkı Amerikan seçmenleri gibi herkes aynı şekilde etkilenmeyecek. Zira Amerika’nın içindeki kutuplaşmanın yansımaları küresel ölçekte de var.

Kendini Avrupa’ya yakın hisseden bir Türkiye, Trump’ın seçilmesinden kaygı duyabilirken, Orta Doğu’ya yakın hisseden bir Türkiye aynı kaygıyı taşımayabilir. Ya da belki bu iki kimlik arasındaki sınır artık o kadar belirgin değildir?

Avrupa’daki Türkiye

Kendini Avrupa coğrafyasında gören bir Türkiye, NATO ve transatlantik güvenliğe bağlı, çok taraflı bir Amerika’ya daha fazla ihtiyaç duyan bir Türkiye. Böyle bir Türkiye Trump’ın Rusya’ya karşı uzlaşmacı yaklaşımından endişe duyacaktır. Rusya’nın Ukrayna savaşından bir zafer hissi ile çıkmasını arzu etmeyecektir. Böylesi bir zaferin kendisini Karadeniz’de Rusya karşısında daha güçsüz hale getireceğini düşünecektir.

Üstelik Trump’ın kazanması, NATO’nun zayıflaması ve işlevselliğini yitirmesi anlamına da gelecektir. Bu durum ulusal savunmasının büyük bir bölümünü Avrupa güvenliğine ve NATO’ya dayandıran Türkiye’nin daha güvensiz hissetmesine de neden olabilir.

Kuşkusuz Trump’ın kazanması sadece dış politika yöneliminden de ibaret olmayacaktır. Olası bir Trump zaferi dünyada yükselen radikal sağın gündemiyle de uyumlu olarak, kültür savaşlarının güçlendiği ve kadınların temel haklarının kısıtlandığı bir döneme yol açacak; ABD’nin otoriterleşmesi ise dünya genelindeki demokratik mücadeleye zarar verecektir.

Demokratik normlara bağlı kalmak isteyen Türkiye’nin bir kesimi, Trump’ın olası bir zaferinin yaratacağı demokratik gerilemeden ciddi endişe duyacaktır. Bu zafer, demokratik aktörlerin mevcut mücadelelerini daha da zorlaştıracak ve onları daha sert baskılarla karşı karşıya bırakacaktır. Kısacası kendini Avrupa’da gören bir Türkiye’nin olası bir Trump zaferi ile “depresyona” girmesi kaçınılmaz.

Ortadoğu’daki Türkiye

Ancak kendini Avrupa’da gören Türkiye’nin aksine, Orta Doğu’da gören Türkiye’nin, Trump zaferi nedeniyle ciddi bir moral bozukluğu yaşayabileceğini söyleyebilir miyiz? Bu sorunun yanıtı pek çok nedenden dolayı “hayır” olacaktır.

Her şeyden önce İsrail’in Gazze’deki savaşının Biden yönetimi tarafından desteklendiği, hatta mümkün hale getirildiği yönündeki ortak düşünce bu soruya “hayır” yanıtı verilmesi olasılığını güçlendiriyor. Zira Biden hükümeti bir yandan Netanyahu hükümetini sınırlamaya çalıştığını söylerken, bir diğer yandan Netanyahu hükümetinin cebini bugüne kadar görülmemiş bir askeri yardımla doldurup, sırtını sıvazladı.

Bir türlü kendisi ile Biden arasına mesafe koyamayan ve İsrail konusunda net bir tutum takınamayan Harris yönetiminin Biden’ın Gazze’deki politikalarını sürdürmesi de muhtemel. Dünyanın hangi coğrafyasından bakarsanız bakın Harris Netanyahu’ya karşı sözünü geçiremeyecek zayıf bir izlenim veriyor. Ancak bu izlenim (ve olasılık) Ortadoğu coğrafyasından bakanlar için çok daha büyük bir problem.

Öte yandan, Trump yönetimi elbette Filistin yanlısı değil. Ancak İbrahim Anlaşmalarına aracılık eden ve Orta Doğu’nun otoriter rejimleri ile işlevsel ilişkiler sürdüren Trump bu rejimlerin pek çoğu için bir kâbus da değil.

Değil çünkü Ortadoğu coğrafyasında Trump güçlü bir lider olarak görülüyor. Öngörülemezliği, öngörülemezliğin sıklıkla güç anlamına geldiği bir bölgede gücünün ana unsuru. Üstelik maskülen tarzı ve kişisel diplomasiye verdiği önem otoriter liderlerde ciddi bir yankı buluyor. İkincisi, Trump hem müzakere edilebilir hem de Netanyahu hükümeti üzerinde nüfuz kullanabilecek biri olarak görülüyor. Biden/Harris yönetimin aksine, gerektiğinde İsrail’e karşı sınır koyabileceği ve İsrail’in bu sınıra uyma ihtimalinin daha yüksek olduğu düşünülüyor.  Üçüncüsü, İran’a yönelik şahin politikaları (nükleer anlaşmadan çekilme, sert yaptırımlar uygulama vs) özellikle Körfez ülkelerinin bölgesel öncelikleriyle uyumlu.

Demokrasi ve çok taraflılığın en önemli endişeler olmadığı, bunun yerine kişisel bağlar, ikili çıkarlar ve pragmatik ittifakların ön planda olduğu bir bölgede olası bir Trump zaferinin depresyona yol açmayacağını söyleyebiliriz. Ancak hiç kimse de kendi kaderini artık Amerika’nın iç politikasına bağlamak istemiyor ve kim gelirse gelsin ilişkilerini devam ettirmek istiyor.

Yazının tamamı burada.

118 iktisatçıdan ortak asgari ücret çağrısı: Enflasyon oranı dikkate alınsın

Yeni yıl yaklaşırken, asgari ücrete ne kadar zam geleceği de gündemin üst sıralarına yükseliyor.

Aralık ayında toplanacak Asgari Ücret Komisyonu öncesi iktisatçılardan bir çağrı geldi.

118 iktisatçının ortak imzaladığı açıklamada Türkiye ekonomisinde uzun süredir devam eden yüksek enflasyon sorununun, dar gelirli vatandaşları ve asgari ücretle çalışanları ekonomik olarak daha kırılgan hale getirdiği ve yaşam standartlarını ciddi ölçüde düşürdüğü belirtildi.

İktisatçılar açıklamalarında son dönemde uygulanan para ve maliye politikalarının, enflasyonla mücadele hedefi doğrultusunda şekillendirildiğinin altını çizdi. İktisatçılar, temmuzda asgari ücret artışından kaçınılması ve 2025’te öngörülen artışın gerçekleşen enflasyon yerine yüzde 25’lik beklenen enflasyon oranı baz alınarak belirlenmesi planının, kaygı verici olduğunu kaydetti.

Açıklamada imzası bulunan iktisatçılar ve akademisyenler enflasyonla mücadelenin toplumsal maliyetinin adil dağıtılması gerektiğini, asgari ücretlilerin alım gücünün korunmasının sosyal devletin bir gerekliliği olduğunu, gerçekleşen enflasyon oranının altında yapılacak ücret artışlarının gelir dağılımını daha da bozacağını ve enflasyonla mücadelenin başarısının dar gelirlilerin yaşam standartlarının düşürülmesi pahasına sağlanamayacağını vurguladılar.

Bu bağlamda iktisatçılar ekonomi politikasını yönetenleri, asgari ücret artışlarında gerçekleşen enflasyon oranının dikkate alınması ve gelir dağılımını da gözeten bütüncül bir ekonomi politikası izlenmesi konularında acilen adım atmaya davet etti.

İktisatçıların kaleme aldığı metin şu şekilde:

İşte açıklamayı imzalayan iktisatçılar:

Ceyhun Elgin, Boğaziçi Üniversitesi

Adem Yavuz Elveren, İzmir Ekonomi Üniversitesi & Fitchburg State University

Cem Oyvat, University of Greenwich

A. Erinç Yeldan, Kadir Has Üniversitesi

A. Oğuz Demir, Ekonomistler Platformu

Ahmet Haşim Köse, Open University

Ahmet Makal, Ankara Üniversitesi (Emekli)

Ahmet Yılmaz, Marmara Üniversitesi

Ali Alper Alemdar, St. Francis College

Ali Rıza Güngen, McMaster University

Alper Duman, İzmir Ekonomi Üniversitesi

Anıl Aba, Yaşar Üniversitesi

Arda Tunca, Bağımsız Araştırmacı

Armağan Gezici, UWE Bristol

Ata Can Bertay, Sabancı Üniversitesi

Ayça Akarçay, Galatasaray Üniversitesi

Ayça Tekin-Koru, TED Üniversitesi

Aziz Çelik, Kocaeli Üniversitesi

Aziz Konukman, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi

Baki Demirel, Yalova Üniversitesi

Begüm Özkaynak, Boğaziçi Üniversitesi

Bilin Neyaptı, Bilkent Üniversitesi

Bülent Eşiyok, İstanbul Gelişim Üniversitesi

Burçay Erus, Boğaziçi Üniversitesi

Çağla Ünlütürk, PAÜ

Caner Özdurak, Beykoz Üniversitesi

Cem Başlevent, İstanbul Kültür Üniversitesi

Cem Somel, Abant İzzet Baysal Üniversitesi (Emekli)

Çiğdem Boz, Bağımsız Araştırmacı

Değer Eryar, İzmir Ekonomi Üniversitesi

E. Ahmet Tonak, University of Massachusetts Amherst & Smith College

Ebru Voyvoda, ODTÜ

Elif Karaçimen, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi

Emre Özçelik, ODTÜ-Kıbrıs

Engin Kara, Cardiff University

Ensar Yılmaz, Yıldız Teknik Üniversitesi

Ercan Uygur, Ankara Üniversitesi (Emekli)

Ergin Yıldızoğlu, Cumhuriyet Yazarı

Erol Balkan, Hamilton College

Erol Taymaz, ODTÜ

Esra Uğurlu, Leeds University

F. Ahmet Öncü, Sabancı Üniversitesi (Emekli)

Fatih Kansoy, Oxford University

Fatih Özatay, TOBB ETÜ

Ferhat Akyüz, Samsun Üniversitesi

Fikret Adaman, Boğaziçi Üniversitesi

Fikret Görün, ODTÜ (Emekli)

Filiz Eryılmaz, Bursa Uludağ Üniversitesi

Galip Yalman ODTÜ (Emekli)

Gökçer Özgür, Gettysburg College

Gülbiye Y.Yaşar, Ankara Üniversitesi

Güldem Atabay, Ekonomist/Yazar

Güneş Aşık, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi

Güney Işıkara, New York University

Günseli Berik, University of Utah (Emekli)

Hakan Mıhcı, Hacettepe Üniversitesi (Emekli)

Haluk Levent, İstanbul Bilgi Üniversitesi

Hasan Cömert, Trinity College-Hartford

Hasan Murat Ertuğrul, Anadolu Üniversitesi

Hasan Tekgüç, Kadir Has Üniversitesi

Hayri Kozanoğlu, Altınbaş Üniversitesi

Hüseyin Özel, Hacettepe Üniversitesi

İbrahim Semih Akçomak, ODTÜ

İlhan Döğüş, University of Europe for Applied Sciences

İnsan Tunalı, Koç Üniversitesi (Emekli)

İris Cibre, Finansal Piyasalar Uzmanı

İsmail Ertürk, Manchester University

Kamil Yılmaz, Koç Üniversitesi

Kerem Cantekin, Bağımsız Araştırmacı

Kıvanç Karaman, Boğaziçi Üniversitesi

Korkut Boratav, Ankara Üniversitesi (Emekli)

Korkut Ertürk, University of Utah

M. Aykut Attar, Hacettepe Üniversitesi

M. Kerem Çoban, SOAS, University of London & Kadir Has Üniversitesi

M. Murat Kubilay, Uluslararası Finans Uzmanı

M. Teoman Pamukçu, ODTÜ

M.Necat Coşkun, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi

Mehmet Şişman, Marmara Üniversitesi

Mehmet Uğur, University of Greenwich

Mehmet Uluğ, Roskilde University

Murat Birdal, İstanbul Üniversitesi

Murat Taşdemir, İstanbul Medeniyet Üniversitesi

Mustafa Ulus, Galatasaray Üniversitesi

Nesrin Nas, Ortak Yaşam Grubu

Oğuz Esen, İzmir Ekonomi Üniversitesi

Oğuz Yıldırım, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi

Oktar Türel, ODTÜ (Emekli)

Oktay Özden, Kadir Has Üniversitesi

Ömer Faruk Çolak, İktisat ve Toplum Dergisi

Öner Günçavdı, İstanbul Teknik Üniversitesi

Onur Baycan, Anadolu Üniversitesi

Onur Yeni, Hacettepe Üniversitesi

Orhan Karaca, Bağımsız Araştırmacı

Orkun Saka, City, University of London & LSE

Özcan Ceylan, Özyeğin Üniversitesi

Özge Özay, Fitchburg State University

Özgün Biçer, Marmara Üniversitesi

Özgür Narin, Ordu Üniversitesi

Özgür Orhangazi, Kadir Has Üniversitesi

Özlem Onaran, University of Greenwich

Pelin Akçagün, Ondokuz Mayıs Üniversitesi

Pınar Deniz, Marmara Üniversitesi

Pınar Kahya, İnönü Üniversitesi

Selin Pelek, Galatasaray Üniversitesi

Serdal Bahçe, Ankara Üniversitesi

Serdar Acun, Munzur Üniversitesi

Sermin Sarıca, İstanbul Üniversitesi

Sevil Acar, Boğaziçi Üniversitesi

Sevinç Mıhcı, Hacettepe Üniversitesi

Şevket Pamuk, Boğaziçi Üniversitesi (Emekli)

Sezgin Polat, Galatasaray Üniversitesi

T. Sabri Öncü, UNCTAD eski Kıdemli Ekonomisti, CAFRAL, RBI eski Araştırma Başkanı

Tahsin Bakırtaş,Sakarya Üniversitesi

Tansel Güçlü, Munzur Üniversitesi

Timur Han Gür, Hacettepe Üniversitesi

Uğur Gürses, Ekonomi Yazarı

Ümit Akçay, HWR Berlin

Umut Üzar, Karadeniz Teknik Üniversitesi

Ünal Zenginobuz, Boğaziçi Üniversitesi

Veysel Ulusoy, Boston College

Yakup Karabacak, Akdeniz Üniversitesi

Yalçın Karatepe, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi

Yasemin Dildar, California State University

Yiğit Atılgan, Sabancı Üniversitesi

Zafer Tunca, Emekli õğretim üyesi

‘Elektriğe zam’ iddiası! EPDK’dan dikkat çeken adım

Yeni yıl yaklaşırken, elektrik faturalarında önemli değişiklikler yapılacağına dair iddialar gündeme gelmeye başladı. Elektriğe zam gelebileceği söylentileri dolaşırken, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) da konut aboneleri için yıllık tüketim sınırını 5 bin kilovatsaate (kWh) düşüreceği öne sürüldü. Bu düzenlemenin gerçekleşmesi halinde, aylık ortalama tüketimi 417 kWh’in üzerinde olan milyonlarca hanenin, yüksek tüketimli sanayi kuruluşlarıyla benzer şekilde tarifelendirileceği ve bu durumda tüketim aynı kalsa bile faturaların artacağı belirtiliyor.

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) ise bu gelişmeyi eleştirerek, milyonlarca ailenin enerji maliyetlerinin artacağına ve mevcut tüketimlerini korusalar bile faturaların her ay yükselme riski taşıdığına dikkat çekti.

1 Ocak 2025 itibarıyla EPDK’nın yeni düzenlemesiyle yıllık 5 bin kilovatsaatin üzerinde elektrik tüketen konut ve ticarethaneler, sübvansiyonlu elektrik tarifesinden yararlanamayacağı iddiaları kamuoyunda tartışma yarattı. Özellikle sosyal medyada gündem olan bu düzenlemeyle birlikte, yüksek tüketim yapan abonelerin faturalarının daha da artacağı öngörülüyor.

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), 2024 yılı bütçesinden Kamu İktisadi Teşebbüsleri’ne (KİT) aktarılacak olan 748,7 milyar TL’nin, 500,4 milyar TL’sinin enerji sübvansiyonları için ayrıldığını hatırlatarak, düzenlemeye dair eleştirilerini paylaştı. EMO, düzenleme kapsamına giren tüketicilerin piyasa koşullarına göre fiyatlandırılan tarifelere zorlanmasının tüketici üzerindeki mali yükü artıracağını ve bu durumun özellikle konut aboneleri için büyük bir mali külfet anlamına geleceğini belirtti. Ayrıca bu maliyet artışlarının karşılanabilmesi adına konut abonelerinin önlem alma veya bu maliyetleri başka bir yöne aktarma imkanları olmadığı için durumun “kabul edilemez” olduğu vurgulandı.

EMO’nun açıklamasında, dört kişilik bir ailenin asgari yaşam standartlarına göre aylık ortalama 230 kWh enerji tüketmesi gerektiği, bu rakamın EPDK tarafından da ortalama 240 kWh olarak kabul edildiği belirtildi. Yeni düzenleme ile 417 kWh’in üzerindeki tüketimler yüksek kademeye alınarak, sanayi tarifesine benzer fiyatlarla faturalandırılacağı ve bu durumun haneler için büyük bir maliyet artışına yol açacağı ifade edildi. Tüketim aynı kalsa bile, faturalandırmanın spot piyasa değerlerine göre yapılacağı ve bu nedenle her ay değişen yüksek bedellerin hanelere yansıyacağı kaydedildi.

Bu düzenlemeye karşı yargı yoluna başvuracağını belirten EMO, enerji maliyetlerinin enflasyon üzerindeki etkisini azaltmak adına kamu yatırımlarının artırılması gerektiğini savundu. Açıklamada, ekonomik krizin etkilerini en aza indirmek için kamu tekeli altında tüm enerji süreçlerini yönetecek entegre bir enerji programının devreye alınmasının zorunlu olduğuna dikkat çekildi.

Henüz EPDK’dan bu konuya ilişkin resmi bir açıklama gelmedi.

Ağustos döneminde AVM Metrekare Verimlilik Endeksi yüzde 55 arttı!

Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD) ile Akademetre Research tarafından ortaklaşa oluşturulan AVM Endeksi’nin Ağustos ayı sonuçları açıklandı. Her ay düzenli olarak yayınlanan verilere göre ciro endeksi, Ağustos 2024 döneminde, bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırıldığında ve enflasyondan arındırılmamış olarak incelendiğinde yüzde 55 oranında artarak 3279 puana yükseldi.

Ağustos 2024 için açıklanan yıllık enflasyon oranının yüzde 51,97 olduğu düşünüldüğünde, metrekare verimlilik endeksindeki artış enflasyon oranının üstünde gerçekleşmiştir.

Baz:2010 (2010 yılı metrekare başı ciro=100) (Sektöre ait ciro endeksi, Anadolu ve İstanbul’un GLA büyüklükleri ağırlıklandırarak hesaplanmıştır.)

Ağustos 2024 döneminde metrekare verimlilik endeksi, Temmuz 2024 dönemi ile karşılaştırıldığında ve enflasyondan arındırılmadan incelendiğinde yüzde 5,5 oranında yükseliş göstererek 3279 puana yükselmiştir.

AVM’lerde kiralanabilir metrekare alanı başına düşen ciro Ağustos ayında Türkiye genelinde 12,500TL iken İstanbul’da 14,512, Anadolu’da 11,159TL olarak gerçekleşmiştir.

Kategori Bazında Ciro Endeksi

Endeks, kategoriler bazında geçtiğimiz yılın Ağustos ayı ile karşılaştırıldığında en fazla artış yüzde 60,1 ile diğer kategorisinde görülmüştür. Hipermarket kategorisinde yüzde 58,6, teknoloji kategorisinde yüzde 57,6, yiyecek içecek kategorisinde yüzde 56,6, ayakkabı kategorisinde yüzde 54,6 ve giyim kategorisinde yüzde 52,5’lik bir artış yaşandığı görülmektedir.

(*Diğer kategorisi; yapı market, mobilya, ev tekstili, hediyelik eşya, oyuncak, sinema, kişisel bakım ve kozmetik, kuyum, hoby, petshop, terzi ve ayakkabı tamir servisleri, döviz bürosu, kuru temizleme, eczane gibi mağazalardan oluşmaktadır.)

Kategori bazında ciro endeksi bir önceki ay olan Temmuz 2024 dönemi ile karşılaştırıldığında ayakkabı kategorisinde yüzde 11,8, diğer kategorisinde yüzde 6,4, giyim kategorisinde yüzde 5,2, teknoloji kategorisinde yüzde 4,9, yiyecek içecek kategorisinde yüzde 2,9 ve hipermarket kategorisinde yüzde 2,9’luk yükseliş yaşandığı görülmektedir.

Ziyaret Sayısı Endeksi

Ağustos 2024 verileri bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırıldığında ziyaret sayısı endeksinde değişim görülmemiştir.

Ağustos 2024 döneminde ziyaret sayısı endeksi bir önceki ay Temmuz 2024 ile karşılaştırıldığında değişim görülmemiştir.