Etiket arşivi: Yüksek

Prizmabet giriş: Alman otomotiv sektöründeki kriz derinleşiyor

Alman otomotiv üreticileri, elektrikli araçlara geçişin yüksek maliyetleri ile mücadele ederken Çin ve Avrupa’dan gelen zayıf talep ışığında maliyetleri düşürmek ve rekabet gücünü korumak için ciddi baskı altında.

Son yıllarda otomobil endüstrisinde çığır açan teknolojilerin Çin ve ABD’den gelmesi Avrupa kamuoyunda tartışma konusu olurken, Çinli üreticilerin gittikçe artan rekabeti, Alman otomobil üreticisi Volkswagen’in tarihi işten çıkarma ve fabrika kapatma planları bu tartışmaları artırdı.

Volkswagen’in kararı Alman otomotiv sanayisinin içinde bulunduğu krizi derinleştirirken, otomotiv sektörü, yüksek vergi oranları, artan elektrik fiyatları, geniş bürokrasi nedeniyle ülkede rekabet gücünü kaybediyor.

Otomotiv endüstrisinin zayıflığı Alman yetkilileri düşündürürken, ekonominin büyüme hızını yavaşlatmaya devam edeceği değerlendiriliyor.

Otomotiv sektöründe fazla katma değer ve istihdamın Almanya’da kalması için siyasi irade çağrısı yapılırken, Alman siyasilerin Çin ile otomobil tarifeleri konusunda yaşanan anlaşmazlıklar, yüksek elektrik fiyatları ve Avrupa Birliği çevre düzenlemeleri konusunda manevra yapamaması dikkati çekiyor.

Otomotiv sektörü ülkede katma değerin yüzde 5’ini oluşturuyor

Alman otomotiv endüstrisindeki kriz, gözden kaçan trendlerin, yapısal sorunların ve jeopolitik risklerin karmaşık bir etkileşimiyle ortaya çıkarken, otomotiv endüstrisi bir zamanlar Alman ekonomisinin bel kemiğini oluşturuyordu.

Sektör, Almanya’da toplam katma değerin yüzde 5’ini oluştururken istihdamın yüzde 3’ünü sağlıyor. Gelir açısından ise açık ara en büyük sanayi sektörü.

Alman otomotiv üreticileri geçen yıl 272,6 milyar avro değerinde ihracat yaptı. Bu da toplam ihracatın yüzde 17,3’üne denk geliyor.

Haziran 2024 itibarıyla Alman otomotiv sektöründe tedarikçiler hariç yaklaşık 773 bin kişinin istihdam edildiği kayıtlara geçerken, sektörün istihdamı 2023’e göre yüzde 0,8 azaldı.

Sanayide çalışanların yaklaşık yüzde 14’ü otomotiv sektöründe. Bu da otomotiv sektörünü, 952 bin çalışanı olan makine mühendisliğinden sonra iş gücü açısından en büyük ikinci sanayi sektörü konumuna taşıyor.

Bu arada, yaklaşık yüzde 13’lük payıyla ABD, Alman otomobil ihracatının en önemli pazarı, ABD’yi Birleşik Krallık ve Çin takip ediyor.

Alman ekonomisi büyümede zorlanıyor

Yapısal sorunların da ekonomiyi frenlediği Almanya’da, bir zamanlar oldukça başarılı olan “Ucuz enerji ve ara malı ithal et, bunları işle ve yüksek kaliteye sahip mal olarak ‘Made in Germany’ algısıyla pahalı bir biçimde ihraç et” başlıklı iş modeli artık işe yaramıyor.

Kovid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri, Rusya-Ukrayna Savaşı gibi son dönemde yaşanan çok sayıda kriz, Alman ekonomisinin zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, ülkenin; jeopolitik sorunlar, iklim değişikliği, durgun ekonomi ve demografik zorlukların üstesinden gelme konusunda birtakım sorunlarla karşı karşıya bulunması da dikkati çekiyor.

Almanya’nın halen “kendi ürettiği bürokrasi, kurallar ve prosedürler altında da ezildiği” belirtiliyor.

Alman ekonomisi, “Çok az yatırım, çok fazla bürokrasi ve aşırı yüksek lokasyon maliyetleriyle” sıkışırken, iç ve dış siyasi çalkantıların ortasında Avrupa’da ve uluslararası alanda geride kalarak zemin kaybediyor. Tarihsel olarak küreselleşme ve ucuz enerji girdilerine dayanarak ücretlerin ve yaşam standartlarının yükselmesini sağlayan Alman büyüme modeli yapısal zorluklar ve jeopolitik risklerle karşı karşıya.

Küresel ticarette korumacılık artıp bir taraftan Rusya-Ukrayna Savaşı enerji maliyetlerini yükseltirken, Almanya’nın reel GSYH büyümesi Kovid-19’dan beri G7’de en alt sıralarında yer alıyor. Ekonomide ABD ve Çin’e ticari bağımlılık, yüksek enerji fiyatları, yatırım harcamalarının yetersizliği ve kötüleşen demografik koşullar gibi zorluklar söz konusu.

İhracata bağımlı olan ve ülkenin GSYH’nin neredeyse yüzde 30’unu oluşturan Alman sanayisi küresel ekonomideki yavaşlamadan, artan Çin rekabetinden ve Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra yüksek enerji fiyatlarından olumsuz etkileniyor.

Yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,3 küçülen ülke ekonomisi, üçüncü çeyrekte yüzde 0,2 büyüme kaydederek teknik resesyona girmekten kurtulmuştu.

Hükümet, ekonomide bu yıl yüzde 0,2 küçülme bekliyor. Ekonomi bu yıl da küçülürse 2023’te olduğu gibi G7 ekonomileri arasında daralan tek ülke olacak.

Ülkede Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) oluşturduğu koalisyon hükümeti, iklim hedefleri, eyalet seçimlerindeki yenilgiler ve ekonomideki sıkıntılar nedeniyle yaşanan son tartışmaların ardından 6 Kasım’da dağılmıştı. Yaklaşık 20 yıl sonra ilk kez erken seçime gidecek olan ülkede seçim tarihi 23 Şubat olarak planlanıyor.

Bu arada ocak ayında yeniden ABD Başkanı olarak yemin edecek olan Trump, seçimi kazanırsa dış ticaret açığını azaltmak ve yerli üretimi desteklemek için gümrük vergilerini önemli ölçüde artıracağını açıklamıştı.

Analistler, Trump’ın AB ithalatına gümrük vergileri yoluyla daha fazla korumacı bir politika uygulamasının ihracata dayalı Alman ekonomisi için iyiye işaret olmadığını kaydediyor. ABD, Alman mallarının en büyük alıcısı konumunda ve Almanya’nın ihracatının yaklaşık yüzde 10’una sahip.

Çinli şirketler elektrikli hareketliliğe erken yatırım yaparken, Alman şirketler tereddütte kaldı

Alman otomotiv endüstrisi uzun süre geleneksel yanmalı motorlara bağlı kalarak, elektrikli hareketliliğe (elektromobiliteye) yatırım yapamaya tereddütle yaklaşırken, Tesla ve BYD gibi Çinli şirketler elektrikli hareketliliğe erken yatırım yaptı.

Uzmanlar, Alman otomotiv üreticilerinin, başarılı içten yanmalı motor modellerini ihraç etmeye odaklandığını belirterek, dönüşüm ihtiyacını hafife alan bu üreticilerin elektrikli hareketliliğe geçişi kaçırdığı kanaatinde.

Elektrikli araçlara geçiş, otomotiv sektörü için ülkede ve Avrupa Birliği (AB) nezdinde çeşitli düzenlemeler ve ham madde tedariki nedeniyle zorlu bir süreç içerisinde. Sektör, Asyalı üreticilerin hakim olduğu batarya teknolojisine büyük yatırımlar yaparken, artan maliyetlerle boğuşmak zorunda kalıyor.

Alman hükümetinin Ulusal Otomobil Platformu (NPM) tarafından yapılan bir çalışmaya göre, ülkenin yanmalı motorları bırakıp elektrikli otomobillere geçmesi de pahalıya mal olacak.

Elektrikli otomobile geçişle ülkede 2030’a kadar 410 bin kişinin işsiz kalması bekleniyor. Yaşanacak iş kaybının ana nedeni de elektrikli motorların petrolle çalışan motorlara göre daha az parça bulundurduğu için üretimde daha az işçiye ihtiyaç duyulması.

İçten yanmalı bir motora en az 1200 parça monte edilirken, elektrik motorunda yaklaşık 200 adet parça ile üretim yapılabiliyor. Otomobil üretiminin ve kullanılan parça sayısının düşmesi birçok otomobil parça tedarikçisini etkiliyor ve işçi çıkarılmasına sebep oluyor.

Elektrikli otomobil üretiminde katma değerin önemli bir kısmını oluşturan batarya hücresi üretiminde Alman otomotiv sektörünün geç kaldığı da ifade ediliyor.

Kriz tedarikçileri de vuruyor

Almanya’da otomotiv üreticilerinin içinde bulunduğu derin kriz, başta yedek parça olmak üzere tedarikçileri de olumsuz etkiliyor.

Tedarikçiler düşen
siparişler ve artan maliyetlerle karşı karşıya kalırken, birçoğu elektrikli hareketlilik gereksinimlerini karşılamak için işten çıkarmalar veya yeniden yapılanma planlıyor.

Son aylarda Volkswagen, Ford, ZF WABCO ve Continental, fabrikalarında binlerce işçinin işten atılacağı haberlerinin basında yer alması dikkati çekiyordu.

Alman otomotiv ve sanayi tedarikçisi Schaeffler, 5 Kasım’da 2 bin 800’ü Almanya’da olmak üzere Avrupa’da 4 bin 700 kişiyi işten çıkaracağını duyurmuştu.

23 Kasım’da otomotiv sektörünün önemli tedarikçilerinden Bosch, otomotiv biriminde 3 bin 800’ü Almanya’da olmak üzere, dünya genelinde 5 bin 500 kişiyi işten çıkaracağını açıkladı. Bosch, ilaveten üretim tesislerinde kısa mesaiye gidileceğini açıkladı.

Otomobil parça tedarikçisi Johann Vitz GmbH de 106 yıllık geçmişinin ardından iflas başvurusunda bulunarak yeniden yapılanma sürecine girdi.

İstihdam kaybının devam etmesi bekleniyor

Alman Otomobilciler Birliği de (VDA) elektrikli araçlara geçişin Alman otomotiv endüstrisine gelecek on yıl içinde 140 bin ek istihdama mal olacağını hesaplıyor.

Sektördeki istihdam yapısı “demografi ve karbonsuzlaşma” ile köklü bir dönüşümle karşı karşıya ve bu dönüşümün 2035’e kadar yaklaşık 190 bin kişinin iş kaybına yol açması bekleniyor.

VDA’nın yaptırdığı araştırmaya göre, 2035’e kadar sektördeki iş gücü arzı demografik nedenlerden dolayı yüzde 6,3 düşecek.

Almanya’da 2019-2023 döneminde istihdamda görülen 46 bin kişilik azalış temelde elektrikli araçlara geçişten kaynaklanırken, azalma eğilimi devam ederse 2035’e gelindiğinde otomotiv sektöründe istihdam sayısı yaklaşık 190 bin kişi düşecek.

Çin etkisi

Almanya’nın diğer büyük Avrupa ekonomilerine kıyasla Çin’e daha fazla bağımlı olması dikkati çekerken, Çin’in Almanya’dan satın aldığı otomobilleri daha fazla üretebilmesi ekonominin büyümesini zorlaştırıyor.

Çin, başta Alman otomobil üreticileri olmak üzere Alman şirketleri için hem satış hem de büyüme açısından büyük önem taşıyor. Alman şirketleri, küresel pazar için Çin’deki en son teknolojileri geliştiriyor ve test ediyor. Alman sanayisinde kullanılan ara ürünlerin çoğunluğunun Çin’den geldiği belirtiliyor.

Alman otomobilleri Çin’de yoğun talep görüyor. Alman otomotiv üreticileri Volkswagen, Daimler ve BMW gelirlerinin yüzde 30’dan fazlasını Çin’den gelmesi dikkati çekiyor.

Çin uzun zamandır Alman otomobil üreticileri için merkezi bir büyüme pazarı olurken, Mercedes, Audi ve BMW gibi markalar büyüyen Çin orta sınıfında büyük bir popülerliğe sahip.

Çinli üreticiler arayı büyük ölçüde kapatırken, BYD, Nio ve Geely Çin iç pazarına giderek daha fazla hakim oluyor ve artık Alman üreticilerin Çin’deki pazar payı önemli ölçüde düşüyor.

Son yıllarda Avrupa ülkelerinde satılan elektrikli otomobillerde Çin üreticilerinin payı hızla yükseliyor. Çin’de üretilen düşük fiyatlı ve sübvanse edilmiş elektrikli otomobillerin satışları rakiplerini geride bırakıyor.

Çin’de, BYD, SAIC ve Geely gibi markalar ile Tesla ve farklı Avrupa şirketlerin araçlarının üretimi yapılıyor.

Alman sanayisinin gittikçe zayıflaması, Çinli şirketlerin teknolojik olarak arayı kapatması hatta Uzak Doğulu şirketlerin yenilenebilir enerji ve otomotivde Almanları geride bırakması Almanya’da “Çin Şoku” olarak tartışılıyor.

Elektrikli araçlara yönelik zayıf talep

Alman üreticiler, elektrikli model sayılarını artırmalarına rağmen, talep beklentilerin altında kalması dikkati çekiyor.

Uzmanlar, devlet teşviklerinin yetersiz kalması, yüksek satın alma maliyetleri ve sürdürebilir olmayan şarj altyapısını buna neden olarak gösteriyor.

BYD gibi Çinli üreticilerin daha düşük üretim maliyetlerinden faydalanarak, daha ucuz ve teknolojilik araçlar sunması da Alman üreticileri olumsuz etkiliyor.

Çin’deki yavaşlama Alman otomotiv üreticilerini satışlarını olumsuz etkiliyor

Çin’deki yavaşlama Alman otomobil üreticilerin satışlarını da olumsuz etkilerken, üreticiler bu yıl için kar tahminini art arda düşürmek zorunda kalıyor.

Yüksek maliyetlerle mücadele eden Volkswagen (VW) Grubu’nun, temmuz-eylül döneminde net karı yıllık yüzde 64 düşerek 1,58 milyar avroya geriledi.

Grubun geçen yıl temmuz-eylül döneminde 4 milyar 894 milyon avro olan özel kalemler öncesi karı da bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 41,7 düşüşle 2 milyar 855 milyon avro oldu. Grubun, üçüncü çeyrekteki araç satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,3 düşerek 2 milyon 122 bine geriledi.

Volkswagen’in iştiraki Audi’nin yılın üçüncü çeyreğinde faaliyet kârı bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 91 düşerek 106 milyon avroya indi.

Yine Alman otomotiv üreticisi Mercedes-Benz’in karı üçüncü çeyrekte Çin’deki zayıf lüks otomobil satışları nedeniyle azaldı.

Şirketin temmuz-eylül döneminde düzeltilmiş faaliyet karı (FAVÖK), geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 48 azalarak 2 milyar 517 milyon avroya geriledi. Şirketin net karı ise yüzde 53,8 düşüşle 1 milyar 719 milyon avroya indi.

Diğer Alman lüks otomobil üreticisi BMW Group’un yılın temmuz-eylül döneminde karı Çin’deki satışların düşmesi ve araçların geri çağrılması nedeniyle yıllık yüzde 84 düşerek 476 milyon avroya indi.

Söz konusu dönemde şirketin en büyük pazarı olan Çin’deki (Mini markası dahil) araç teslimatlarının yüzde 29,8 azalarak 147 bin 691’e düşmesi dikkati çekti.

BMW, Çin’deki talebin durağanlaşması nedeniyle satışlarının etkilendiğini ve tüketici talebinin zayıf kaldığını bildirerek, bu yıl için satış tahminlerini aşağı çekmişti.

Alman otomotiv sektöründeki krizin diğer sebepleri

Almanya’daki üretim maliyetleri, yüksek enerji fiyatları ve ücretler nedeniyle diğer ülkelere kıyasla önemli ölçüde yüksek kalırken, düşük kar marjlı giriş seviyesi modellerin bu koşullar altında karlı bir şekilde üretilmesi zor oluyor.

Almanya’da birçok otomobil fabrikasının ortalama kapasite kullanımı üçte iki seviyesine düşerken, bu da tesislerin verimliliğini etkiliyor ve araç başına sabit maliyetleri artırıyor. Bu durumun Alman üreticilerin maliyet sorununu daha da kötüleştirdiğine ve ülke markalarının daha az rekabetçi hale getirdiğine vurgu yapılıyor.

Alman otomobil endüstrisinin bir diğer zayıf noktası da dijital teknolojilerin yavaş gelişmesi. Tesla’da standart olan otonom sürüş sistemleri veya yenilikçi bilgi-eğlence özelliklerin Alman modellerinde genellikle daha az teknolojik olduğu ifade ediliyor.

Avrupa’daki ekonomik durum otomotiv endüstrisi üzerinde önemli bir baskı oluştururken tüketicinin yüksek enflasyon sonrası tasarruf eğiliminde olması, artan belirsiz ortam ve zayıf ekonomik büyüme birçok tüketicinin yeni bir araba almak gibi büyük alımları ertelemesine neden oluyor.

Bu durum özellikle ürünleri Asyalı rakiplerine kıyasla pahalı olan Alman üreticileri etkiliyor.

Uluslararası ticari ilişkiler ilave riskler içerirken, ABD’de Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle AB’den gelecek otomobillere olası cezalandırıcı gümrük vergilerinin, Çin’in AB’ye cevap olarak Avrupa’dan elektrikli otomobillere yönelik olası yeni vergilerin de durumu daha da kötüleştirebileceği belirtiliyor.

ABD ve Çin gibi ihracat
pazarlarına olan bağımlılık Alman otomotiv üreticilerinin içinde bulunduğu krizi daha da kötüleştirirken, Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle olası cezalandırıcı gümrük vergilerinin Volkswagen, BMW ve Mercedes-Benz’in kârlarını önemli ölçüde azaltabileceği belirtiliyor.

Bu durumun sektör üzerindeki baskıyı daha da artırması ve derin istihdam kesintilerine sebep olması bekleniyor.

Kovid-19 pandemisi sırasında elde edilen güçlü karların ardından, birçok şirket marjlarına ilişkin gerçekçi olmayan beklentilerini sürdürürken, getiriler üzerindeki bu baskı, araştırma ve geliştirmeye yapılan uzun vadeli yatırımları tehlikeye atan aşırı kemer sıkma önlemlerine yol açıyor.

 Prizmabet, online bahis ve oyun sektöründe önemli bir yer edinen bir platform olarak dikkat çekiyor. Spor bahislerinden canlı casino oyunlarına kadar geniş bir oyun yelpazesi sunan site, kullanıcılarına eğlenceli ve kazançlı bir deneyim vaat ediyor. Güvenlik ve adalet konusunda sıkı standartlara sahip olan Prizmabet, kullanıcılarının memnuniyetini önceliklendiriyor ve çeşitli promosyonlar ile daha da cazip hale geliyor. Mobil uyumluluğu sayesinde her yerden erişilebilen site, kullanıcı dostu arayüzü ile de her seviyeden oyuncuya hitap ediyor. Prizmabet, dinamik yapısı ve sürekli güncellenen oyun seçenekleri ile online bahis ve casino dünyasında öne çıkmayı başarıyor.

Prizmabet giriş: Lufthansa Grubu’nun kârı yüzde 9 düştü

Eurowings, Swiss, Brussels ve Austrian Airlines’ın sahibi olan Lufthansa Grubu tarafından açıklanan, 2024’ün üçüncü çeyreğine ilişkin finansal sonuçlarına göre, grubun geçen yılın 3. çeyreğinde ana kazanç göstergesi faiz ve vergi öncesi (FAVÖK) düzeltilmiş kârı 1,46 milyar euro iken bu yılın aynı döneminde bu rakam yüzde 9 düşerek 1,34 milyar euro oldu.

Yaz dönemi şirket tarihinin en kârlı dönemi olurken, Lufthansa gelirleri, yüksek talep, daha fazla sefer ve sürekli yüksek bilet fiyatları ile Temmuz-Eylül 2024’te geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 artarak 10,73 milyar euroya yükseldi. Şirketin tarihindeki en yüksek üç aylık geliri elde etmesi dikkati çekti.

Lufthansa, söz konusu dönemde 40 milyon yolcu taşıdığını duyurdu. Geçen yılın aynı çeyreğinde 38,17 milyon yolcu taşınmıştı.

Lufthansa Üst Yöneticisi (CEO) Carsten Spohr, konuya ilişkin değerlendirmesinde, Eurowings, Austrian Airlines ve Brussels Airlines’in üçüncü çeyrekte rekor finansal sonuçlar elde ettiğini belirterek, “Lufthansa Technik ve Lufthansa Cargo da yoluna devam ediyor. Aynı zamanda, geciken uçak teslimatları, Almanya’daki merkezlerimizdeki gecikme sorunları ve mevzuattan kaynaklanan dezavantajlar ana markamızı etkiliyor” ifadeleri kullandı.

Grup maliyet sorunu yaşıyor

Küresel talebin değişmediğini vurgulayan Spohr, “Dördüncü çeyrek için rezervasyonlar da özellikle üst sınıflarda geçen yılın üzerinde yüksek bir seviyede” değerlendirmesinde bulundu

Lufthansa Havayolları, uçak teslimati gecikmeleri, Ukrayna’daki savaş, artan maliyetler, yüksek ücretler, Orta Doğu’daki krize bağlı belirsizlik, yeni ve verimli uçak eksikliği nedeniyle maliyet sorunu yaşıyor.

Lufthansa’nın temmuz-eylül dönemindeki kârı yüzde 37 düştü. Bir “geri dönüş programı” başlatan Lufthansa Havayolları, grevlere bağlı maliyetler nedeniyle bu yıl için iki kâr uyarısı yayınlamıştı.

Uçuş iptalleri, gecikmeler ve yeniden rezervasyonlar için müşterilere tazminat ödenmesi gerekirken, Lufthansa Havayolları, aynı zamanda, özellikle Asya’ya yapılan uzun mesafeli uçuşlarda artan rekabetle kârşı kârşıya kalıyor.

 Prizmabet, online bahis ve oyun sektöründe önemli bir yer edinen bir platform olarak dikkat çekiyor. Spor bahislerinden canlı casino oyunlarına kadar geniş bir oyun yelpazesi sunan site, kullanıcılarına eğlenceli ve kazançlı bir deneyim vaat ediyor. Güvenlik ve adalet konusunda sıkı standartlara sahip olan Prizmabet, kullanıcılarının memnuniyetini önceliklendiriyor ve çeşitli promosyonlar ile daha da cazip hale geliyor. Mobil uyumluluğu sayesinde her yerden erişilebilen site, kullanıcı dostu arayüzü ile de her seviyeden oyuncuya hitap ediyor. Prizmabet, dinamik yapısı ve sürekli güncellenen oyun seçenekleri ile online bahis ve casino dünyasında öne çıkmayı başarıyor.

Prizmabet giriş: Almanya’da daralma beklentisi

Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DIHK) tarafından yapılan Alman ekonomisine ilişkin büyüme tahminleri güncellemesinde, bu yıl için Almanya’nın Gayri Safi Yurtiçi Hasılasına (GSYH) ilişkin büyüme beklentisi yüzde 0’dan eksi 0,2’ye indirildi. Birlik, Alman ekonomisinin gelecek yıl da büyümeyeceğini öngördü.

Açıklamada, Almanya’da tüm sektörlerden yaklaşık 25 bin şirketle yapılan ankette, şirketlerin yüzde 31’nin mevcut iş durumlarının daha da kötüye gitmesini beklediği aktarıldı.

Bir önceki ankette bu oran yüzde 26 olarak kayıtlara geçmişti.

DIHK’ya göre, ülkede şirket yatırımları hala Kovid-19 öncesi seviyelerin çok altında. Şirketlerin üçte biri yatırımlarını azaltmak isterken sanayide bu rakam yüzde 40’a kadar çıkıyor.

Wansleben: Kalıcı bir yapısal krizle de karşı karşıyayız

Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DIHK) Genel Müdürü Martin Wansleben, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Almanya’da sadece ekonomik bir krizle değil, aynı zamanda kalıcı bir yapısal krizle de karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

Almanya’da “çok az yatırım, çok fazla bürokrasi ve çok yüksek maliyet” olduğunu anlatan Wansleben, “Alman ekonomisi sıkışmış durumda. Avrupa’da ve uluslararası alanda geride kalıyor” dedi.

Wansleben, Alman şirketlerin işlerin daha da kötüye gidebileceği endişesi taşıdıklarını aktararak, gelecek yıl için de sadece sıfır büyüme beklediklerini dile getirdi. Martin Wansleben, “2025 yılına ilişkin rakamlarımız iyimser olmamıza izin vermiyor. Aksine, bazı yerlerde şirketlerden gelen geri bildirimler işlerin daha da kötüye gidebileceğine dair endişeleri artırıyor. Bu, gayrisafi yurtiçi hasılada reel büyümenin olmadığı üst üste üçüncü yıl olacak” dedi.

Yaz başındaki zayıf beklentilerin artık “iş dünyasının gerçekliği haline geldiğini” bildiren Wansleben, şunları kaydetti:

“Ekonomide bir toparlanma umudu ya da orta ve uzun vadede enerji fiyatlarının düşmesi veya gelirlerin artması gibi bir ekonomi politikası atılımı bu beklentileri aydınlatmıyor. Almanya’nın Avrupa için ekonomik bir yük haline gelmesinden ve artık ekonomik itici güç rolünü yerine getirememesinden büyük endişe duyuyoruz. Gerçek bir yapısal kriz yaşıyoruz. Yüksek enerji ve personel maliyetleri, aşırı bürokrasi ve vergi yükünün yanı sıra jeopolitik belirsizlikler ve yurtiçi ve yurtdışından gelen talepte bir çöküş söz konusu.”

2023’te yüzde 0,3 küçülen ekonomi, 2002 ve 2003’te yalnızca iki yıl art arda küçülmüştü.

Alman ekonomisi yeniden resesyona girme riskiyle karşı karşıya

Almanya, 10 yıllık ekonomik büyümenin ardından salgının ilk yılı olan 2020’de, 2009’dan beri ilk kez resesyon yaşamıştı.

Ifo, 5 Eylül’de, ülkenin 2024 ve gelecek yıla ilişkin büyüme tahminini, zayıf yatırım ve sipariş durumu nedeniyle yüzde 0,4’ten sıfıra düşürmüştü.

Uluslararası Para Fonu (IMF) da 22 Ekim’de Almanya’nın bu yıl için büyüme beklentisini yüzde 0,2’den sıfıra indirmişti.

Alman ekonomisi geçen yıl da alışılmışın dışında yüksek düzeydeki enflasyonun satın alma gücünü etkilemesi, yüksek enerji fiyatları, düşen yatırımlar, zayıf dış talep ve faiz oranlarının yüksekliği gibi nedenlerle bir önceki yıla göre yüzde 0,3 daralmıştı.

Ülke G7 ülkeleri içinde küçülen tek ülke olmuştu. Almanya, bu yıl da küçülürse, 2023’te olduğu gibi G7 ekonomileri arasında daralan tek ülke olacak.

Alman hükümeti “Büyüme Girişimi-Almanya için Yeni Ekonomik Dinamikler” adı verilen bir büyüme paketi ile ekonomiyi canlandırmayı hedefliyor.

Paket, rekabetçiliğin güçlendirilmesi, bürokrasinin azaltılması, daha iyi çalışma teşvikleri, güçlü bir ekonomi için etkin bir finans merkezi ve yarının ekonomisi için verimli enerji piyasası gibi beş alanda 49 önlem içeriyor.

Ülkenin üçüncü çeyreğe ilişkin GSYH verileri 30 Ekim’de açıklanacak.

 Prizmabet, online bahis ve oyun sektöründe önemli bir yer edinen bir platform olarak dikkat çekiyor. Spor bahislerinden canlı casino oyunlarına kadar geniş bir oyun yelpazesi sunan site, kullanıcılarına eğlenceli ve kazançlı bir deneyim vaat ediyor. Güvenlik ve adalet konusunda sıkı standartlara sahip olan Prizmabet, kullanıcılarının memnuniyetini önceliklendiriyor ve çeşitli promosyonlar ile daha da cazip hale geliyor. Mobil uyumluluğu sayesinde her yerden erişilebilen site, kullanıcı dostu arayüzü ile de her seviyeden oyuncuya hitap ediyor. Prizmabet, dinamik yapısı ve sürekli güncellenen oyun seçenekleri ile online bahis ve casino dünyasında öne çıkmayı başarıyor.

Wall Street ve Asya:  Resesyon  korkusu ile çok sert satışlar

ABD borsaları Ağustos ayına keskin bir düşüşle başladı. Perşembe günü açıklanan ekonomik dataların, Fed’in kısıtlayıcı para siyasetini sürdürürken iktisadın beklenenden daha süratli yavaşlayabileceği telaşlarını artırması ve zayıf yüksek teknoloji şirketi karları en önemli satış nedenleri olarak şekillendi. Lakin Orta Doğu’da tırmanan gerginliğin bölgesel bir savaş dönüşmesi riski de satışlarda rol oynuyor. Cuma sabahı sert satışlarla güne başlayan Asya cephesinde ise Japon Yeni’nin güçlenmesinin şirket karları üzerinde yaratacağı baskı ve Temmuz PMI bilgilerinin imalat endüstrinde daralmaya işaret ettiği Çin iktisadının zafiyeti satışları besliyor.  Satışların bu sabah BİST- 100’e yayılması bir mümkünlük. TCMB bugün de dolar/TL’nin bir ölçü kıymet kazanmasına müsaade verebilir.

ABD’de PMI’dan daha yakından  takip edilen  Tedarik İdaresi Enstitüsü’nün (ISM) imalat faaliyeti ölçümünün daralmaya işaret ederek Temmuz ayında 46,8 ile sekiz ayın en düşük düzeyine düştüğünü gösteren datalar sonrasında Wall Street paylarında geniş çaplı düşüşler başladı.

Dow Jones 30  494,82 puan yahut %1,21 düşüşle 40.347,97’ye, S&P 500 75,62 puan yahut %1,37 kayıpla 5.446,68’e ve Nasdaq Composite 405,25 puan yahut %2,30 kayıpla 17.194,15’e geriledi.

Küçük ölçekli paylar de satıştan hissesini alıyor. Russell 2000 endeksi seansı yüzde 3 kayıpla kapadı. Son iki haftada  yatırımcıların Federal Rezerv’in faiz indirimlerinden faydalanması beklenen daha küçük şirketlere yönelmesinden faydalanan bu endeks de iktisatla ilgili dertlerin tırmanmasına direnç gösteremedi. Ağustos ekseriyetle pay senetleri açısından yılın en zayıf aylarından biridir.

Küçük ölçekli Russell 2000 %3,03 düşüşle 13 Şubat’tan bu yana en büyük günlük yüzdelik düşüşünü gerçekleştirdi. Yatırımcılar daha ucuz isimler ve daha kıymetli pay senetleri ortasında gidip gelirken, küçük piyasa bedeline sahip paylar son vakitlerde dalgalı bir seyir izliyor.

Diğer bilgiler, işsizlik yardımı için yeni müracaatta bulunan Amerikalıların sayısının geçen hafta 11 ayın en yüksek düzeyine çıktığını gösterdi; bu durum, mevsimsel faktörlerin de rol oynamasına karşın, işgücü piyasasında bir ölçü yumuşamaya işaret ediyor.

Volatilitedeki ani artış ve ABD devlet tahvillerinin sunduğu inançlı limana yönelik büyük bir akın, Fed’in faiz indiriminin yakında gelebileceği sinyalinin akabinde alıma geçen traderlar için ağır bir haftayı çılgın bir haftaya dönüştürdü. 10 yıllık Hazine tahvillerinin getirisi, piyasaların çok geçmeden borçlanma maliyetlerinde keskin bir düşüş öngörmesi nedeniyle %4’ün altına düşerek 1 Şubat’tan bu yana tabanını gördü.

Japonya’da Nikkei 225, Wall Street’te gece boyunca yaşanan satışların akabinde Asya-Pasifik piyasalarının birçoklarının düşmesiyle birlikte açılışta %5’in üzerinde bir düşüşe şahit oluyor. Güney Kore’nin temmuz ayı enflasyon sayıları beklenenden biraz daha yüksek geldi; ülkenin tüketici fiyat endeksi, Reuters anketine katılan ekonomistlerin beklediği %2,5’e kıyasla yıllık %2,6 arttı.

Japon pay senetlerinde son haftalarda yaşanan sert geri dönüş, yen’in dört ayın en yüksek düzeyine ulaşması ve yüksek devlet tahvili getirilerinin Honda Motor Co. ihracatçılar ve Mitsui Fudosan Co. üzere emlak firmalarının  karlarını aşağı çekeceği algısı ardından gerçekleşti.  Halbuki, daha 2 gün öncesine kadar Japonya payları, BOJ’un faiz artırımı ihtimalini memnuniyetle karşılayan mali tablolarla birlikte yeni rekorlara tırmanmıştı.

ABD Hazine tahvili getirileri son altı ayın en düşük düzeyine geriledi. Tahviller, Fed’in Çarşamba günü faizleri 23 yılın en yüksek düzeyinde tutma kararının akabinde, lider Jay Powell’ın merkez bankasının nihayet gelecek ay borçlanma maliyetlerini düşürmeye başlayabileceğinin sinyalini vermesiyle ralli yapmaya başlamıştı.

İstihdam  piyasasının yavaşladığına dair son dataların yıl sonuna kadar üç 25 puanlık faiz indirimi beklentilerini artırmasıyla tahviller Perşembe günü yararlarını artırdılar. Gösterge 10 yıllık Hazine tahvil getirisi 0,12 puan düşerek yüzde 3,98’e gerileyerek Şubat başından bu yana birinci kere yüzde 4’ün altına indi.

Artan jeopolitik tansiyonların inançlı liman dayanağı sağlamasıyla dolar Perşembe günü kıymet kazanırken, İngiltere Merkez Bankası’nın faiz oranlarını 16 yılın en yüksek düzeyinden düşürmesinin akabinde İngiliz sterlini düştü.

Ortadoğu’da genişleyen bir çatışmaya ilişkin endişeler, Hamas lideri İsmail Haniye’nin Çarşamba sabahı İran’ın başşehri Tahran’da İsrail’e intikam tehditlerine yol açan bir atakla öldürülmesinin akabinde bu hafta ağırlaştı. İsrail ise bugünkü sıcak öbür bir gelişmeyi duyurdu ve Hamas’ın askeri lideri Muhammet Deif’in Gazze’de öldürüldüğünü açıkladı. İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, Hamas Siyasi Ofis Lideri İsmail Heniyye suikastına karşı verecekleri karşılığı değerlendirdiklerini söyledi. Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah Fuad Şükr’ün cenaze merasiminde İsrail’in “kırmızı çizgiyi” aştığını söyleyerek “Her cephede öfke ve intikam beklesinler” dedi.

Fed siyasetini yönlendirecek bir sonraki büyük ABD verisi, Cuma günkü Temmuz ayı hükümet istihdam raporu olacak. Patronların ay boyunca 175.000 yeni istihdam eklediğini göstermesi beklenirken, işsizlik oranının %4,1’de sabit kalması bekleniyor. Dolar endeksi en son yüzde 0,32 artışla 104,43’te süreç görüyordu.

Reuters, Bloomberg, FT, CNBC